NURAY SANCAR – HYDRA: YEDİ BAŞLI CANAVAR (25. 06. 2014)

235

Hydra mitolojjide geçen, başlarından biri kesildiğinde yerine hemen yenisinin bittiği yedi başlı ejderhanın adı. Ama sanki Hydra öldürülüp mitolojiye gömülmemiş de kesilen başın yerine bitiveren yeni başlarla boğuşmaya hâlâ devam ediyor insanoğlu/kızı.

Haziran ayı ortalarında Meclise gönderilen bir torba yasada, daha önce Danıştayın iptal ettiği zeytinlik alanlarıyla ilgili bir yönetmeliğin ruhu yeniden hortladı. Bu yasaya göre Hükümet Ege Bölgesi’nin güzelim zeytinliklerini maden işletmelerine, yapılaşmaya açmak istiyor. Yine bu yasaya göre 1-25 dönümden küçük zeytinlikler zeytinlikten sayılmayacak. Yani küçük üreticiler, zeytinliklerini satmak zorunda bırakılarak tarımda tekelleşmenin tam gaz devam ettiği süreç devam ettirilecek.

Halbuki Soma faciası bölgede tarım arazilerinin ortadan kaldırılıp özel madenciliğin teşvik edilmesinin sonuçlarının ne kadar büyük acılara davetiye çıkardığını bir kez daha göstermişti. Bundan hiç ders alınmamasına serzenişte bulunmak gereksiz, kapitalizm böyle dersler alarak işlemez.

Kemal Derviş döneminde bir haftada çıkarılan 11 yasa kapsamında yerel tarımın çökertilmesi için ilk adım atılmıştı. Bu yasalar sayesinde çoktan beri çayın şekeri pancardan değil Cargill tekelinin ürettiği bünyeye zarar mısırdan geliyor. Bu şekerle reçel yapmaya kalkmayın, tutmaz. Antep’in fıstığı, Ege’nin tütünü, Malatya’nın kayısısı, memleketin domatesinin ilkokul müfredatının ezberinden kalkmasının üstünden de çok geçti. Bir önemli haber de şu: Zonguldak’ın kömürünün yerine de Ereğli’den Amasra’ya kadar olan bölgede 15 termik santral yapılması planlanıyor.

Bütün bu plan-projeler her yerde halkın isyanıyla karşılaşıyor. Bazen uygulama hukuki yollarla bazen bu mücadele sayesinde püskürtülüyor. Ancak arkadan dolanmak, minareyi kılıfa uydurmak konusunda mahir bir düzen var karşımızda. Halk sit yasasına dayanarak bir HES’i durdurduğunda o yasa bir gecede değiştiriliveriyor. Sonra yine sil baştan.

özelleştirip satacak bir şey kalmayınca Hükümetin tıpkı eski yüzyıllardaki ilkel sermaye birikimi dönemine geri dönerek toprak çölleşene, su çürüyene kadar taşı toprağı ihaleler yoluyla satışa çıkarmaktan vazgeçeceği yok. O yüzden halk bir yerde HES’i püskürttü mü, başka bir yerde karşısına termik çıkıyor, Gezi’deki ağaçların kesimini durdurdu mu Soma faciası patlıyor. Nihayet önde “Zeytin ağaçları arkasında yar” şarkısı erkenden nostalji sandığına kalkacak görünüyor. Hydra’nın kesilen her kafasının, saçları daha gür, yüzü daha meymenetsiz zuhur ettiği günlerde yaşıyoruz.

Bu sorun sadece bizim sorunumuz ya da aç gözlü bir hükümetin şahsına özgü bir kötülüğün ürünü değil. Son bir haftanın halk günlüğüne bakalım: Brezilya halkı boğazından kesilip dikelen stadyumlarda süregiden dünya kupası zamanında direniyor. Fransız demir yolları işçileri kesintilere karşı iki hafta boyunca sokaktaydı. önceki gün Londra’da aynı nedenle 50 bin emekçi Parlamento Meydanında miting yaptı. Onların adımları 6 bine yakın cam işçisinin adımlarına, sesleri pazar günü Soma’da miting yapan işçilerin seslerine karıştı.

Dünyanın bütün emekçileri ve ezilenleri kendi Hydra’larının bir başını koparmak için mücadele ediyor.
Ama bu canavardan kurtulmak için parça parça sürdürülen, birbiriyle dayanışma bağı kuramayan mücadeleler henüz yetmiyor.

Oysa ki mitolojik zamanlarda Hydra; akıl ve zeka tanrıçası Athena’nın yardımıyla Herakles tarafından öldürülüvermiş, masal aleminin insanlığı bu kötü ruhun gazabından kurtulmuştu. öyleyse, küçük ve güçsüz vuruşların cehennemin dibine gönderemediği üstelik yeni yüzlerle belirmeyi öğrenmiş kapitalizmin de zekayla gücün temsil ettiği bir Athena-Herakles iş birliğine ihtiyacı var.

O eski hikaye bize yedi başın yedisinden de nasıl kurtulacağımızın, kapitalizmi mezarına nasıl gönderebileceğimizin sırrını veriyor. Kim demiş kahramanlık çağı bitti diye. Zamanımızın kahramanları, emekçi kitleler, dünyanın her yerinde mücadele ediyor; kendi devasa gövdesinde Herakles ve Athena’yı buluşturmak üzere öğreniyor.
25. 06. 2014 – EVRENSEL