Son birkaç gündür basına yansıyan haberler özellikle Soma’da 301 madencinin hayatına mal olan katliam sonrasında kamuoyuna “taşeronu kaldırmak için gerekli hazırlıkları yapıyoruz” açıklamaları yapan AKP hükümetinin yine ‘sağ gösterip sol vurma’
hazırlığı içinde olduğunu göstermektedir.
Basına yansıyan haberlerden Maliye, Hazine ve çalışma Bakanlığı’nın birlikte hazırladığı yasa tasarısı ile neredeyse her üç çalışandan birinin mahkûm edildiği ‘taşeron’ istihdamın önündeki sınırlı engellerin de tamamen ortadan kaldırılmasının hedeflendiği anlaşılmaktadır.
üstelik sadece İş Kanunu’nda değil, Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’ndan, İş Mahkemeleri Kanunu’na, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’ndan Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’a,
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanun’a kadar yapılması öngörülen değişikliklerle hükümet taşerona dikensiz gül bahçesi hazırlayan bahçıvan rolünü üstlenmiş bulunmaktadır.
Bilindiği üzere başta 4857 sayılı İş Kanunu olmak üzere mevzuatımıza göre taşeron istihdam öncelikle asıl işte değil, yardımcı işlerde mümkündür. Asıl işte taşeron çalışma istisnadır.
Taşeron çalıştırma asıl işin tamamında değil, sadece bir bölümünde yapılabilir.
Ancak bu da ‘işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler’ le sınırlıdır. Asıl önemlisi kanuna göre bu şartların ayrı ayrı değil, ancak birlikte sağlandığı durumlarda taşeron çalıştırmanın mümkün olmasıdır.
Oysa birkaç gündür basına yansıyan, taşeron yasa taslağının en genel özeti tüm çalışma yaşamının bir bütün olarak taşeronlaştırılmasıdır. Taslağın her maddesi üstlerine taşeron salınan emekçilerin hak aramasının olanaklarının da ortadan kaldırılmasına hizmet etmek hedefiyle hazırlanmıştır.
özellikle Yargıtay’ın taşeron işçilerin hak gaspları ile ilgili olarak aldığı kararlar sonucunda kamu yönetimlerini milyarlarca lira tazminat ödemeye mahkûm etmesi AKP iktidarını köşeye sıkıştırmıştır. Ayrıca taşeron istihdamın olduğu işyerlerinde ardı ardına yaşanan iş cinayetlerinin artık gizlenemez duruma gelmiştir.
Buna rağmen birkaç gündür basına yansıyan yasa taslağı AKP hükümetinin her zaman olduğu gibi krizi fırsata çevirmeye çalıştığını göstermektedir.
Soma katliamından sonra yapılan “Taşeronluğu bitireceğiz” açıklamalarının hemen ardından gelen yasa tasarısı ile kamuoyu açıkça aldatılmaktadır. Tekrar altını çiziyoruz, yasa taslağının amacı tüm çalışma yaşamı taşeronlaştırmaktır.
Diğer taraftan 12 yıllık AKP iktidarı döneminde kanun tanımazlık, hukuk dışılık neredeyse bir hükümet politikası haline getirildiği için taşeron istihdama ilişkin sınırlamaların ayaklar altına alındığı bilinmektedir. Kölece çalışma koşullarına itilen taşeron işçinin sendikal örgütlülüğü önüne onlarca engel konulmuştur. Bu da yetmezmiş gibi işçinin sağlığı ve güvenliği emekten çalmayı temel alan taşerona havale edilmiştir. Son olarak, 19. Yüzyıldan kalma “dayıbaşı” kurumu ile desteklenen, taşeronluğun maskelenmesinden ibaret olan
“rödovans” sitemi Soma’da 301 maden işçisinin yaşamına mal olmuştur.
Bugün gelinen noktada düşük ücretlerle, uzun mesai saatlerinde, 19 yüzyıl koşullarında kölece çalışmayı temel alan taşeron istihdam hem özelde hem kamuda çığ gibi artmış bulunmaktadır.
Resmi rakamlar 2002 yılında 387 bin olan kayıtlı taşeron işçi sayısının bugün 1 milyon 700 bine ulaştığını göstermektedir. Yasalardaki açık hükümlere rağmen sadece özelde değil kamudaki asli ve sürekli hizmetler bile taşerona devredilmiştir.
Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanı’nın 2 Mayıs 2014 tarihinde yaptığı açıklamaya göre kamuda 661 bin taşeron işçisi bulunmaktadır. özellikle kamu hizmetleri açısından en kritik alan olan sağlık hizmetleri alanında taşeron istihdamda yaşanan artış çarpıcıdır. Sağlık hizmetlerinde 2002 yılında 11 bin 685 olan taşeron işçi sayısı 11 yıl içinde yaklaşık 12 kat aratarak 2013 yılında 131 bin 201’e yükselmiştir. Bu sayının bugün itibari ile 160 bini aştığı tahmin edilmektedir. Taşeronluk sadece sağlık hizmetlerinde değil hemen hemen tüm kamu hizmetlerinde adeta bir salgın hastalık gibi yayılmış, TBMM’ye kadar uzanmıştır. 2005 yılında TBMM bünyesinde çalıştırılan taşeron işçi sayısı sadece 88 iken, bu rakam 2008’de 383, 2013 yılında bin 19 olmuştur.
Diğer taraftan Soma katliamı sonrası gün yüzüne çıkan gerçekler taşeron istihdama ilişkin resmi rakamların ne kadar güvenilir olduğunu ortaya koymuştur. Bu nedenle yasaların arkasından dolanmakta, üstünden atlamakta “ustalaşan” AKP iktidarının resmi rakamlarındansa taşeron çalışan sayısının bu rakamların en az iki katı olduğunu açıklayan sendikaların, hükümetten bağımsız araştırmaların gerçeği daha fazla yansıttığına kuşku yoktur.
Taşeron çalıştırmanın bir hükümet politikası olduğu en açık haliyle,
17 Aralık operasyonunda adı geçen “bakara makara” bakanı tarafından
“taşeron istihdam daimi personel istihdamına göre daha ekonomiktir” sözleri ile ifade edilmiştir.
Bu sözler ve benzer daha nicesinden sonra bugün ortaya atılan taşeron yasa taslağı 12 yıllık iktidarı boyunca attığı her adımda emeğin değerleri ile arasındaki mesafeyi daha fazla açan AKP iktidarının temel felsefesini yansıtmaktadır. İşçiler, emekçilerin 10-12 saat çalışması, iki çalışanın işini bir çalışanın yerine getirmesi, ellerline geçen para ile sefalet koşullarında bir yaşam sürmesi hatta maliyet olarak görüldüğü için alınmayan önlemler sonucunda iş cinayetlerinde hayatını kaybetmesi emek düşmanı yüzü her gün daha fazla açığa çıkan AKP iktidarının çok da umurunda değildir.
Bu hükümet için işçinin, emekçinin kölece çalışması sermaye için ‘daha ekonomiktir’. Oysa sermaye-patronlar için ekonomik olanın çalışanlar için daha fazla sömürü, daha fazla ölüm olduğu taşeronluğun hakim olduğu her alanda defalarca teyit edilmiştir. Eğer taşeron yasa taslağı yasalaşırsa kamudaki tüm asli işlerin taşerona devredilmesinin de önü sonuna kadar açılacak,
kamu emekçileri sınırlı iş güvencelerini kaybedecektir.
Tüm bunlardan hareketle KESK olarak, en temel yasal ve sosyal haklarımızın tırpanlanmasının son halkası olmakla kalmayıp yeni iş cinayetlerinin önünü açacağına şüphemizin olmadığı taşeron yasa tasarısına karşı tüm gücümüzle mücadele etmeye kararlı olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.
Taşeron çalıştırma tümden yasaklanıp iş güvencesi sağlanmadıkça,
işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları eksiksiz olarak uygulanmadıkça çalışanların hem iş hem de can güvenliği üzerindeki tehdit ortadan kalkmayacaktır. Bu nedenle tüm sendikalara, emek ve meslek örgütlerine,
çalışanları kölelik koşullarına mahkûm etmeyi hedefleyen taşeron istihdam tamamen yasaklanması talebine sahip çıkmaya, taşeron yasa taslağının geri çekilmesi için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
Yürütme Kurulu