AZİZ ÇELİK: 1 MAYIS HAFIZASI (17. 04. 2014)

232

İşçi sınıfının evrensel dayanışma günü ve bayramı olan 1 Mayıs yine keyfi yasaklarla karşı karşıya. Neredeyse yüz yıllık zihniyet tekerrür ediyor. Hükümet, tek parti döneminin, DP’nin ve 12 Eylül’ün 1 Mayıs zihniyetini sürdürüyor. 1 Mayıs devletin hukuksuz ve keyfi tutumu nedeniyle Türkiye’de yıllarca bir korku ve kabus günü oldu. İşçilerin Taksim’de miting yapma isteği yıllarca engellendi. 1 Mayıs ve Taksim toplumsal ve siyasal hafızada derin izler bıraktı. Bugün yapılmak istenen bu hafızanın silinmesi ve 1 Mayıs’ın tarihsiz ve köksüz hale getirilmesidir.
İlk 1 Mayıs yasakları Takrir-i Sükûn Kanunu’nun ardından geldi. Sonraki yıllarda değil 1 Mayıs, sendikaya dahi tahammül edilemediği için yasal 1 Mayıs kutlamaları söz konusu olmadı. 1 Mayıs, 1935 yılında Bahar Bayramı oluverdi. Soğuk savaş döneminde 1 Mayıs’ı ağza almak dahi büyük cesaretti. 1 Mayıs tabuydu. 1 Mayıs kutlamak bir yana, işçilerin sıradan taleplerle 1952 ve 1953 yılında Taksim Gezisi’nde yapmak istedikleri mitingler DP tarafından engellendi. DP’nin Valisi Fahrettin Kerim Gökay’ın da tıpkı bugünün valileri gibi hukuk umurunda değildi.
İşçilerin Taksim’de miting yapma isteği 27 Mayıs sonrasında bu kez askerlerin engeline takıldı. İstanbul’un asker Valisi Refik Tulga Taksim’de miting tapmak isteyen sendikacıları üzerlerine asker sürmekle tehdit etmekten çekinmemişti. Uzun pazarlıklar sonucu o miting 31 Aralık 1961 tarihinde Saraçhanebaşı’nda yapılabildi.
Taksim’de 1 Mayıs kutlamak için 1 Mayıs 1976’ya kadar beklemek gerekti. 1920’li yıllardaki irili ufaklı kutlamaları bir yana bırakacak olursak 1 Mayıs 1976 Cumhuriyet tarihinin ilk kitlesel 1 Mayıs kutlaması idi. Bir tabu yıkılmıştı. İşçi sınıfının uluslararası dayanışma günü Türkiye’de kutlanmıştı. Bu kutlama yükselen işçi hareketin ve sol dalganın da sembolüydü.
Soğuk Savaş döneminin antikomünist hezeyanı işe yaramamış ve 1 Mayıs büyük bir meşruiyet kazanmıştı. 1 Mayıs 1977 katliamı bu meşruiyeti gölgelemek ve yükselen işçi hareketi engellemek için tertiplendi. Böylece hem kitleleri yıldırmak hem de 1 Mayıs ve işçi hareketi konusunda toplumsal hafızaya uzun yıllar silinmeyecek olumsuz izler ve korkular kazınmak istendi. 1 Mayıs 77 katliamının ardından Taksim 1 Mayıs için özel bir anlam kazandı, 1 Mayıs ile özdeşleşti.
Katliama rağmen 1 Mayıs 1978’de Taksim daha kitlesel bir kutlamaya tanıklık etti. Ancak katliamı tertipleyenler bir ölçüde başarılı olmuştu. 1 Mayıs bir korku ve gerilim günü olarak nüksetmeye başladı. Sistemli bir dezenformasyon ile 1 Mayıs tabusu yeniden hortlatıldı.
Ardından tekrar yasak yılları geldi. 1980’lerin sonunda 1 Mayıs’ın yeniden Taksim’de kutlanmasına yönelik talepler arttı, sendikal girişimler yapıldı. Geçmişte 1 Mayıs’a soğuk bakan sendikalar da 1 Mayıs’ı sahiplenmeye başladı. 1990’lı yıllarda çağlayan ve Kadıköy’de kitlesel 1 Mayıs kutlamaları yapıldı. 1 Mayıs tabusu yıkılmıştı ama Taksim tabusu yerli yerinde duruyordu.
2007, 2008 ve 2009’da yapılan ısrarlı mücadelenin sonunda bu tabu da yıkıldı. Ve görüldü ki Taksim’de 1 Mayıs kutlanabiliyor, yüz binlerce insan bu kutlamalara katılıyor ve kimsenin burnu kanamıyordu. 2010, 2011 ve 2012’de yapılan kutlamalar bunun kanıtıydı. Ancak 1 Mayıs’ın gerilimsiz ve şiddetsiz geçmesi birilerini rahatsız etmiş olmalıydı.
2013 1 Mayısı’nda keyfiliğin şahikası yaşandı. Mayıs ayı boyunca Taksim ve İstiklal Caddesi’nde eylem yapmak isteyenler son yılların en sistematik şiddetine tanık oldu. Ardından Gezi ile Taksim yasağı tekrar berhava oldu. Taksim 1977’den sonra bu kez Gezi Direnişi nedeniyle özel bir anlam kazandı.
Taksim bir meydandan daha fazlasını ifade ediyor. Uzun yıllara yayılmış, sınıfsal ve sosyal mücadelelerin ve yasakların simgesi durumunda. Tarih bize böylesi saçma sapan yasakların ömrünün otokratların ve diktatörlerin ömrüyle sınırlı olduğunu gösteriyor.
Belki bu yıl da zulümle, gazla, postalla hukuku çiğneyebilirsiniz, sıkıyönetim uygulamalarıyla Taksim’de 1 Mayıs’ı engelleyebilirsiniz. Ama 1 Mayıs’ı ve Taksim’i hafızalardan silmek, işte o sizin harcınız da haddiniz de değil!
Yıllar yılı öcü bellediğiniz 1 Mayıs’ı nasıl resmi tatil günü ilan etmek durumunda kaldıysanız, Taksim tabusu da bir gün mutlaka tarihin çöplüğüne atılacak. Belki yarın belki yarından da yakın.
17. 04. 2004 – BİRGÜN