ASLI AYDIN: ‘EKONOMİYİ KURTARMA’ ŞİMDİDEN FİYASKO (13. 02. 2014)

199

Son bir iki ay içinde ekonomideki son gelişmeler ekonominin kendisiyle birlikte Merkez Bankası’ndan, Başbakan ve Bakanlığa kadar tüm yönetimi de bir krizin içine sürükledi. Şimdi ekonomiyi kurtarmak, aslında bir bakıma yerle bir olan prestijin de tamiri olarak algılanmakta. Son günlerdeki açıklamalar ise böyle bir umudun, ortaya atılan vaatler kadar boş olduğunu gösteriyor.
Şüphesiz AKP ekonomi yönetimi, 2014 yılı için bir rota çizmeye çalışıyor. Her yıl olduğu gibi… Ve elbette her yıl olduğu gibi bu rotanın sadece kağıt üzerinde kalacağını kendisi de biliyor. çünkü bir kere ipin ucu yönetimin elinde değil. Nasıl olsun ki, tüm makro göstergelerin kaderi dış dinamiklere bağlı. Bu bağımlılığı kendi dönemlerinde pekiştirdiler, şimdi kendilerininki de dahil bu ipler çekiştirilip duruluyor. Peki, 2014 yılı için ekonomide AKP nasıl bir rota çiziyor?önceki gün Mehmet Şimşek katıldığı bir toplantıda Türkiye ekonomisinin 2014 yılında iç talep yönünden daralacağını açıklarken, ‘bizi bu yıl kurtarırsa ancak dış talep kurtarır’ yönünde tespitlerde bulunuyor. Yani Maliye Bakanı özetle, içeride tüketici birimlerinin takati kalmadı, bizi yine dış talep kurtaracak diyor.
2014 yılının görünümü ise şimdiden belli. Türkiye ekonomisi bu yılsonunda yüzde 2’nin üzerinde bir büyüme kaydederse ekonomi yönetimi bunu öpüp başına koyacak, bir “başarı” olarak kamuoyuna sunacak.
Yüksek kur yani düşük değerli yerli para, sanayici/üretici ülkelerde dış talebi canlandırması bakımından bu kalem için bir rekabet avantajı yaratır. Yerli paranın düşen değeri ile ihracat artar, bu da ülkeye daha yüksek bir gelirin girmesi demektir. Fakat bu durum, üretimin her aşamasında dışa bağımlı olan ekonomiler için geçerli değildir. En ufak bir kur artışı, bugün Türkiye’de olduğu gibi, maliyetleri bir anda tavana doğru sürükler. Bu da ihracatı maliyet nedeniyle sekteye uğratır.
Ekonomi yönetiminin bel bağladığı dış talebe gelince;Dış talebin önemli bir unsurunu, ihracatımızın yüzde 42’sine yakınını gerçekleştirdiğimiz AB ülkeleri oluşturuyor. Bilindiği gibi bölgede kemer sıkma politikalarının giderek şiddetlenmesiyle birlikte devlet hazinelerinden finans kesimine olan borçlar kısmen de olsa ödeniyor. ödeniyor da emeğiyle geçinenler için bu kurtarma operasyonunun faturası da bir o kadar ağırlaşıyor. 2012-213 yıllar arasında %0,1 küçülen AB ekonomisi, en güncel verilerle açıklanacak olunursa, yüzde 11’e yakın işsizlik yarattı. Bu oran gençler arasında yüzde 23,4 olarak açıklanıyor. Yine 2012-2013 yılları arası reel ücretlerde -0,4 düşüşün gözlemlendiği bölgede, söz konusu bu kayıplar güneye doğru ilerledikçe yüzde 1’in üzerine çıkıyor.
Neticede Şimşek’in dış talep diye umut ettiği yer, böyle bir yer. Yani ücretleri reel anlamda gerilemiş, bölge nüfusunun yüzde 24’ünün açlık sınırının altında kaldığı, hatta Yunanistan gibi ülkelerde bu oranın yüzde 31’lere çıktığı bir kriz bölgesi. Kaldı ki Türkiye’nin de buradan pek farkı yok. Dev şirketlerin krizde olmaması, finansal çarkların hala işliyor olması reel ekonomiyi söz konusu AB’deki krizden farklı kılmaya yetmiyor. Hatta emekçi kesimin yaşadığı kayıpların, enflasyon da dikkate alındığında Türkiye’de daha da ağırlaştığını söylemek mümkün.
Kaldı ki 2014 yılının bugünden çekilen fotoğrafı emekçiler açısından kemerlerin daha da sıkıldığı bir tabloyu resmediyor. 2013’ün ilk yarısındaki sıcak para imkanlarından dolayı yılsonu büyümede haspel kader %4’lük bir büyüme yakalanabilinir. Bu, bir ihtimal. Bu ihtimal üzerinden değerlendirirsek, yüzde 4’e rağmen 2013 yılında reel ücretlerdeki gerileme sürdü, enflasyon çift haneye göz kırptı. Sanki kriz varmış gibi vergi artışlarıyla birlikte zam yağmurları emekçinin yükünü katmerli hale getirdi. Borçlar şişti, haciz memurlarının ziyaret kapısı arttı.
Şimdi, 2014 yılında ekonomide yüzde 50’lik bir daralma süreci bekleniyor. Bugüne kadar zaten büyümeden bir nimet görmeyen emekçiler, şimdi bu daralma bahanesiyle daha da düşük ücret zamlarıyla karşı karşıya gelecekler. Kur nedeniyle maliyet kaynaklı enflasyon da göz önüne alınırsa, geçimin daha zorlaşacağı bir yıl bizleri bekliyor.
13. 02. 2014 – BİRGÜN