HANDE KUDAY: TÜRKİYE SİYASİ TARİHİNİN KADÜK OLMAYAN TEK İSMİ: ZÜBÜK (04.01.2014)

217

Bu iktidar, Cemaat kavgası güzel oldu, çekirdeklerimizi aldık izliyoruz da, benim kafam biraz karışmaya başladı. Bunlar iki ayrı kutuba ayrılmadan önce işimiz kolaydı, R4BİA avatarlı biri bir şey dediğinde ya küfürdü ya tehdit… Şimdi bir bakıyorum 4 parmaklı sarı bir levha gelmiş, Twitter’da bana “Helal olsun!” demiş gitmiş. Cemaat’e laf soksan AKP’li, AKP’ye ayar versen Cemaatçi alkışlıyor. Önceden coşkuyla “Beraber yürüdük biz bu yollarda” diyenler, şimdi o yolda eski silah arkadaşlarını içine atmak için kuyular kazıyor. Hakan Şükür’ün terk ettiği Erdoğan’ın yaralarını sarmak için Rıdvan Dilmen oyuna giriyor. 11 yıllık saltanatta beraberce palazlanmış kardeşlerden biri Hükümet’e, diğeri Cemaat’e omuz veriyor. Haliyle arada kim kimdendi, kime destek veriyordu, hatlar karışıyor. Geçen gün Kanal 7’de Aziz Nesin’in şahane eserinden sinemaya uyarlanan Zübük yayınlanınca, kafam iyice karıştı.
Zübük’ün hikâyesini bilmeyen yoktur, ama yine de kısaca bir özetlemek gerekirse: İbrahim Zübükzade, küçük bir kasabada kâtip olarak başladığı kariyerinde rüşvet, yolsuzluk, din sömürüsü ve siyasi komplolarla önce belediye başkanlığına, sonra milletvekilliğine, en sonunda da bakanlığa kadar yükselir. Bu yükselişin temel sebebi, maddi ve manevi hassasiyetleri kullanarak gerçekleştirdiği manipülasyonlardır.
Zübük’ün hali, hareketleri ve dış görünüşü bir yana, demeçleri bize çok yakından tanıdığımız birini hatırlatıyor. O nedenle, bu benzerlik sık sık dile getirilirken, şu günlerde Kanal 7 tarafından filmin yayınlanması ilginç. O vakit “zamanlama manidar” diyerek fitneye bir odun da biz atalım ve Zübük’ü detaylıca hatırlayarak aradaki 7 farkı bulmaya çalışalım.Zübük belediye başkanlığındaki en büyük rakibi Avukat Burhan’ı Cami Yaptırma Derneği’nin başına getirmeyi teklif ederek ilk büyük siyasi komplosunu hazırlar. Avukat Burhan kasabada cami olduğunu, ancak lise olmadığını, bu dernekte toplanan para ile cami değil de okul yapılmasının daha doğru olduğunu söyler. Bunu fırsat bilen Zübük, Burhan’ı din düşmanlığıyla suçlayıp kasabalıdan beklediği desteği alır ve yakaladığı yumuşak karna çalışmaya başlar:
“Burhan Bey, Burhan Bey! Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz. Bunlar hep komünist oyunları. Beyefendi şunu bil; kasabamıza memleketimizin en büyük camii inşa edilecektir ve de buna hiçbir kuvvet engel olamayacaktır!” Demokrasi algısı da tanıdıktır Zübük’ün: “Sevgili vatandaşlar, değerli din kardeşlerim, istibdat dönemi bitiyor. Devlet baskısı, şunun bunun baskısı yok. Ne var peki’ Artık demokrasi var! Aç gözünü doldur keseni, demokrasi geliyor. Demokrasi partimizle geliyor. Demokrasi ne demek sayın hemşerilerim’ Demokrasi öyle bi’şeydir ki… Tadından yenmez.”
Her fikre hoşgörülüdür o da: “Muhterem vatandaşlar, aziz hemşerilerim, bizim her türlü fikre karşı hürmetimiz vardır. Onun için rica ediyorum, müsaade edin konuşsun, ‘ak’ koyun kara koyun seçilsin! Herkesin niyeti anlaşılsın! Bir hakikat kalmasın alemde allahım nihaaaan!” Uluslararası sermayeyi vatandaşın hizmetine sunmakla övünür: “Japonya ve Amerika ile konuştum, yabancı sermaye ülkemize akacak. Suudi Arabistan cami projemize, Amerika baraj projemize, Japonya fabrika projemize yardım edecek.”
Ona karşı yapılan bütün eleştiriler aslında bu ilerlemelerden hoşnut olmayanların oyunudur ama Zübük bu oyunu bozacaktır: “Ağır sanayi hamlemize karşı çıkmak istiyorlar. Buna engel olmak isteyen bedbahtlar çıkabilir, onları da biz ezeceğiz.”
Bu kısım da kitaptan: Zübük kasabaya türbe yaptırmak ister. Avukat Burhan’ın bu konudaki muhalefetine de şöyle cevap verir meydanlarda: “Bir millet, geleneksiz olmaz. Gelenek ne’ Gelenek, türbe demek, ziyaretgah demek, eski işler demek, bildiniz mi’ Avukat Burhan alçağı, bize gerici dermiş. Ne gericisi’ Biz halisinden Atatürkçüyüz ve Atatürk hazretlerinin izindeyiz. Biz öyle, yatıra matıra, türbeye, kıtıra inanmayız. Velakin şehit başka. Atatürk rahmetli sağ olsaydı da, şehide türbe yaptığımızı duyaydı bize ‘Aferin!’ demez miydi'”

52 yıl önce kaleme alınmış, 32 yıl önce de beyaz perdeye aktarılmış bir eserin bugünkü siyasi hayatımıza bire bir ışık tutuyor olması Aziz Nesin’in başarısının yanında, bizim de başarısızlığımız… Okul dendiğinde cami, yeşil alan dendiğinde kışla, özgürlük dendiğinde vatan millet sakarya salvolarıyla siyaset yapmak hâlâ alıcı bulabiliyorsa; rantı ve talanı dini değerler üzerinden yapılan sömürü ve hamasetle gölgeleme cüreti bir türlü kaybolmuyorsa, 52 yıllık yerinde sayışımızın faturası şimdi hesabını sorduğumuz 87 milyar dolardan çok daha fazla olmalı. 1950’ler Türkiyesi’ni anlatan romanda “Okul mu yapalım cami mi'” tartışmasını belaltı argümanlarla kazanan Zübük, 2014 Türkiye’sinde hâlâ aynı argümanlarla istediği yere istediğini yapabileceğini sanıyorsa, bu kudreti ona verenler değişmedikçe Zübüklük müessesesi de en sağlam devlet kademesi olarak mevcudiyetini koruyacak. Avukat Burhanların Zübüklere karşı Zübükleşmeden kazandıkları günlere gelene kadar da arada hep “Gülörenliler” telef olacak.

04.01.2014 – BİRGÜN