CAN DÜNDAR: HANGİSİ KAZANSA TÜRKİYE KAYBEDER (27.12.2013)

261

“Büyük Türkiye”nin “istikbal savaşı” bu…
Savaş o kadar sıcak ki hükümet, operasyonu yapan polisi, soruşturmayı yapan savcıyı görevden alacak kadar gözünü kararttı.
Daha önceki gece otobüs üstünde zafer pozu veren Erdoğan Bayraktar, “Beraber yürümedik mi biz bu yollarda” dokundurması üzerine birden “hain” ilan edildi.
10 yıldır devletteki paralel yapıyla el ele hükümet eden Erdoğan, “Devlette paralel yapı olamayacağına” karar verdi.
“İstikbal savaşı”nda sona gelindi.

***

Hükümet bir koalisyondu; şimdi çatırdayarak dağılıyor.
Gümbürtü ondan…
Birbirinin yüzüne güle güle arkadan kuyusunu kazarak yaşamış bir çiftin, kavgalı boşanma davasını izliyoruz.
Meğer nasıl da nefret etmişler birbirlerinden…
Meğer o “diyalog, uzlaşma, kardeşlik” mesajlarının ardında, nasıl öfkeler saçan bir ruh hali gizliymiş.
Meğer “Dön gel gurbetten, bitsin bu hasret” çağrılarının altında, “Gel de işini bitireyim” niyeti saklıymış.

***

Soğuk Savaş döneminde dünya barışı, “dehşet dengesi” sayesinde yürüyordu.
İki süper gücün elinde de öyle büyük bir nükleer silah stoku vardı ki ilk tetiğin çekilmesinden sonra yaşanacak felaketin yarattığı korku, sıcak savaşı önlüyordu.
Hükümet-Cemaat birlikteliği de bugüne dek biraz bu “dehşet dengesi” sayesinde yürüdü. Her ikisinin birbiri hakkındaki bilgisi, bu işbirliğini mecburi kılıyordu. “Konsensüs” kazara bozulsa, bir anda dosyalar ortalığa saçılacak ve savaş patlayacaktı.
Geçen hafta işte bu oldu.
Cemaat, dershane taarruzuna karşı polis ve yargıdaki kuvvetlerini savaşa sokunca dehşet dengesi bozuldu.
Soğuk savaş, sıcağa döndü.

***

Görevden alınan savcının soruşturma dosyasından sızan bilgiler, bir kanalizasyon patlaması hissi veriyor insana…
İhale dosyalarından, rant konutlarından, yatak odalarından dökülen paralar ve o paraları izah için yapılan konuşmalar “Çok laf yalansız, çok para haramsız olmaz” sözünü doğruluyor. Her görevden alma, adeta iddiaların gerçekliğini kanıtlıyor.
Hükümet, her attığı adımla “istikbal savaşı”nı kaybediyor.
Cemaat, boşanma sonrası yeni bir aile kurmanın hazırlıklarını yapıyor.

***

Ancak unutulmamalı ki, Soğuk Savaş düzeninde “dehşet dengesi”nin taraflardan biri lehine bozulması ve kudretin tek gücün elinde kalması da, 3. dünya için savaş kadar tehlikeli bir durumdu.
Heyecanla izlediğimiz bu savaşı taraflardan hangisi kazanırsa kazansın, Türkiye’nin kazanmayacağı kesin.
Türkiye’nin kazancı; paranın, dosyaların, duaların, bedduaların bulaşmadığı, şeffaf ve demokratik bir siyasal ortamın yeşermesinde…
Dileyelim bu savaş, o özlemi tetiklesin.
Yurttaş sandığa gidip “Yeter artık, kirli dosyalarınızı, kasetlerinizi, çetelerinizi alın gidin” desin.

Erdoğan, Batı Çalışma Grubu Gibi Konuşuyor
Meşhur 28 Şubat kararlarının ikinci maddesi şuydu:
“Gülen yurtları ve okulları Milli Eğitim’e devredilmeli.”
Hükümet-Cemaat kavgasını başlatan karar şuydu:
“Gülen dershaneleri Milli Eğitim’e devredilmeli”.
28 Şubat’ta Başbakan’a sunulan MİT raporu şöyle diyordu:
“Amerika’da yaşayan Gülen’in cemaati, CIA’nın kurduğu bir sivil toplum kuruluşudur.” Erdoğan ne diyor:
“Uluslararası merkezlerin taşeronu örgütlerle mücadele edeceğiz.”
28 Şubat’ta Batı Çalışma Grubu’nun Gülen raporu diyordu ki:
“İktidarı ele geçirmeyi amaçlayan Gülen tasfiye edilmeli.”
Erdoğan diyor ki:
“Devlette paralel yapı kurmak isteyenler, ininize gireceğiz, ininize…”
Gülen aynı Gülen olduğuna göre…
Ya 28 Şubatçılar haklıydı.
Ya da Erdoğan, Batı Çalışma Grubu’na katıldı.

27.12.2013 – CUMHURİYET