ONUR HAMZAOĞLU: AKP’DEN (01.10.2013)

254

&[shrp]65279;Sizler bu yazıyı okuduğunuzda, en son olarak 30 Eylül Pazartesi günü Başbakan Recep Erdoğan tarafından bizzat açıklanacağı ilân edilen “Demokratikleşme Paketi”nin içeriğini biliyor olacaksınız. Ben yazımı 29 Eylül’de yazıyorum ve soruyorum. AKP’den demokratikleşme bekliyor musunuz’ Ya da onun genel başkanı Başbakan’dan demokratikleşme bekliyor musunuz’ Ben beklemiyorum.
Çünkü; …Darbe Anayasa’sına ve yasalarına sıkı sıkıya sarılıp, arkasına saklanan, 10 yılı aşan hükümet olma döneminde çıkardığı yasalarla ifade özgürlüğü başta olmak üzere, kazanılmış pek çok toplumsal hakları gasp eden AKP’den demokratikleşme beklemiyorum.
AKP hükümetleri döneminde, örgütlenme özgürlüğü denince yandaş sendikalara üyelik anlaşılır oldu. Kamu çalışanlarına işe girişleri sırasında bizzat kurum yöneticileri tarafından o alanda örgütlü yandaş sendikanın üyelik formu imzalattırılıyor. Demokratik kitle örgütlerinden biat etmeyenlere saldırılar devam ediyor. Önce Türk Tabipleri Birliği’ni daha sonra Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ni etkisizleştirmeye yönelik hukuksal düzenlemeleri pervasızca hayata geçirdiler.
Hükümet oldukları günden bu yana emekçilerden aldılar patronlara verdiler. Köylülerden, küçük çiftçilerden aldılar ağalara, şirketlere verdiler. Kooperatiflerden aldılar patronlara verdiler. Küçük esnaftan aldılar tüccarlara verdiler.
28 Şubat mağdurları için yasa çıkardılar, yalnızca yandaşları yararlandı. Yandaş olmayanlar şimdi hem 28 Şubat hem de AKP mağduru.
Köylülerin sularına el koydular, tarlalarına, topraklarına el koydular, ağaçlarına, köylerine, yaşam alanlarına el koydular. Gecekonduda yaşayanların evlerine, mahallelerine, semtlerine el koydular. Hiçbirinde itiraz dinlemediler. Halkı yok saydılar. El koyduklarını yandaş enerji şirketlerine, inşaat şirketlerine peşkeş çektiler. İş cinayetlerini “güzel ölüm” olarak adlandırmaktan utanmadılar, sıkılmadılar.
Gezi Parkı Direnişi ile başlayan Haziran isyanında gençlerin hedef gözetilerek öldürülmelerine göz yumdular. Polis şiddetini desteklediler, teşvik ettiler. Hiç sıkılmadan sandık dışında demokratik talep alanı olamayacağını, diğerlerinin darbe girişimi olduğunu tanımlayabildiler.
Türkiye halkları, AKP hükümetleri döneminde önleyici şiddet ile tanıştı. Mitinglerden, gösteri ve yürüyüşlerden önceki gecelerde ev baskınları ve gözaltılar olağanlaştı. Toplum ikiye bölünmeye çalışılıyor. Kendine oy vermiş olanlarla vermeyenler karşı karşıya getirilmeye çalışılıyor. Parti mitinglerinde partili olmayanlar hedef gösteriliyor. Kendisine muhalefet eden gençleri hedef gösterip, sözüm ona kendi gençlerine “tırsmayın” diyor. Bu günlerde tribün önderlerine önleyici göz altılar yapılıyor. Taraftar grupları kriminalize edilmeye çalışılıyor. Bırakın muhalefet etmeyi, artık kendilerini desteklemeyene de hayatı dar etme faaliyeti yürütüyorlar.
Bu pakette de daha önce yaptıkları gibi konjonktürün gereklerini yerine getirecekler. Hemen hiçbir anayasal ve yasal düzenleme yapmayacaklar. Yasakları ve kısıtlamaları getiren mevzuat kaldırılıp, özgürlükleri güvence altına alanlar getirilmeyecek. “Düzenlemeleri koşullar uygun olunca yapacağız, şimdilik söz konusu yasakçı mevzuat hükümlerini uygulamayacağız” diyecekler. İklim değişince, kendilerince zamanı gelince de(örneğin, seçimlerin hemen arkasından) zili çalıp, eskiye dönecekler.
Bitirirken, AKP’nin demokrasisi kendine ve yandaşlarına. Bu ülkede demokrasiden yararlanabilmek için Türk olacaksın, Müslüman ve Sünni olacaksın, erkek olacaksın, heteroseksüel olacaksın, zengin olacaksın… Ama illâki ya AKP’li olacaksın ya da destekleyeceksin.

01.10.2013 – EVRENSEL