KAMU EMEKÇİLERİNİN GELECEKLERİNİ PAZARLIK KONUSU ETTİRMEYİZ!

388

Kamu Personeli Danışma Kurulu’nun 28 Mart 2013 tarihinde gerçekleştirdiği toplantıda ele alınan konuların değerlendirilmesine ilişkin 12 Nisan 2013 günü yapacağı ikinci toplantı öncesinde, Konfederasyonumuz Merkez Yürütme Kurulu bir basın toplantısı düzenleyerek, AKP iktidarının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda yapmayı planladığı değişikliklere dair genel yaklaşımlarımızı kamuoyuyla paylaştı.
Basın açıklaması metni aşağıdadır;
Bildiğiniz gibi bugün saat 14.00’de Çalışma Bakanlığında, Konfederasyonların ve yetkili sendikaların temsilcilerinin katılımı ile bir toplantı gerçekleştirilecek. Bugünkü toplantıda, eğer gündem yine son anda değişmezse!, 28 Mart’ta yapılan Kamu Personeli Danışma Kurulu toplantısında ele alınan konular değerlendirilecek. KESK olarak biz de toplantıya katılacak ve görüşlerimizi ayrıntılı olarak ifade edeceğiz. Ancak genel yaklaşımlarımızı ana hatlarıyla da olsa önce sizlerin aracılığı ile kamuoyu ile paylaşmanın daha doğru olacağı düşüncesinden hareketle bu basın toplantısını gerçekleştirmeye karar verdik. Öncelikle davetimize icap ederek toplantımıza katıldığınız için hepinize teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Sadece 2,5 milyon kamu emekçisini ve ailelerini değil kamu hizmetinden yararlanan milyonlarca yurttaşı da doğrudan ilgilendiren temel konular masaya yatırılmaktadır. Kamu hizmetleri bir hak olmaktan çıkarılmakta, özelleştirilmekte ve siyasallaştırılmaktadır. Kamu emekçilerinin iş güvencesi yok edilmeye çalışılmakta; performansa dayalı ücretlendirme gibi uygulamalarla sömürüye daha açık alanlar yaratılmak istenmektedir.
Kamu hizmetlerinin bir hak olmaktan çıkarılıp paraya endekslendiği, eğitim ve sağlık hizmetleri başta olmak üzere tüm kamu hizmetlerinin ticarileştirildiği, son olarak elimizde avucumuzda kalan yüz küsur yıllık çınarların; PTT ve Demiryollarının bile özel sektöre peşkeş çekilmek istendiği bir sürecin içinden geçiyoruz.
10 yıllık iktidarı boyunca adım adım sermayenin lehine, emekçilerin aleyhine düzenlemeleri yapan, çalışma yaşamını güvencesizleştirerek tüm emekçilere 19.yy’ın kölelik koşullarını dayatan, sosyal devleti tasfiye ederek kamu hizmetlerini ticarileştiren AKP iktidarı, kamuda kadrolu istihdam azaltarak sözleşmeli, geçici, taşeron çalıştırma statülerinin katlayan, şimdide kamu emekçilerinin en temel kazanımları olan iş güvencesini ortadan kaldırmaya yönelik adımlar atmaya çalışmaktadır.
Büyüme rakamları ile övünen hükümetlerin bize yoksulluk sınırına uzak, açlık sınırına yakın maaşı fazla gördüğünü yaşayarak öğrendik. Ek ödemlerimizi maaşımıza yansıtmayarak emekliliğimizde bizi sefalete sürükleyenlerin kendilerine kıyak emeklilik zamları getiren düzenlemeleri apar topar yasalaştırdığına tanık olduk. Velhasıl kelam yaşadıklarımızdan bir değil çok şey öğrendik.
Hükümet üyelerince aylardır yapılan açıklamalarla kamuoyu gündemine taşınmaya çalışılan tartışmanın bizce esası budur. Yandaş medyası aracılığıyla kamu emekçileriyle dalga geçer gibi “memura müjde” manşetleriyle duyurulması planın ne kadar sinsice olduğunun açık bir göstergesidir.
Antidemokratik, piyasacı ve kamu emekçilerinin iş güvencesinin zaten sınırlı düzeye indirildiği kamu personel rejiminin bir bütün olarak yenilenmesi elbette ihtiyaçtır. Ancak, önemli olan kamu personel rejiminin ve buna bağlı olarak 657 sayılı DMK’nın kimin çıkarlarına uygun biçimde düzenleyeceğine yönelik tercihtir. Yukarıda tamamında ifade ettiğimiz gibi tüm siyasal tercihlerini sermayeden ve egemenlerden yana kullanan AKP iktidarından emekçiler ve halk lehine bir kamu personel rejimi değişikliği yapmasını beklemiyoruz.
Başta, ILO sözleşmeleri olmak üzere uluslararası sözleşmelerin açıkça ihlal edildiği, grev hakkının yasal teminat altına alınmadığı bir ülkenin kamu emekçileri sendikal hareketinin öncüsü olarak, iş güvencemizi tehdit eden hiçbir gelişme karşısında sessiz kalmayacağımızı defalarca ifade ettik.
Bugün yapılacak olan toplantıya da,
1- İş güvencemiz ve performansa dayalı ücretlendirme başta olmak üzere kamu emekçilerinin temel kazanımlarını ortadan kaldırmaya yönelik hiçbir girişimin içinde olmayacağımızı
2- Personel dağılımdaki dengesizliğin, rotasyonla değil- başta sağlıkta 100 binden ve eğitimde 200 binden fazla olan personel açığının giderilmesi ve özendirme yoluyla giderilebileceğini ifade etmeye gideceğiz. Buradan sizlerin aracılığıyla hükümeti bir kez daha uyarıyoruz;
Bu konuda en küçük bir ısrar gördüğümüzde, KESK olarak üretimden gelen gücümüzü greve çıkarak kullanacağımızdan, her türlü eylem ve etkinliklerle mücadeleyi yükselteceğimizden hiç kimsenin kuşkusu olmasın.