ITUC GENEL SEKRETERİ’NDEN BAŞBAKAN’A KINAMA MEKTUBU!

327

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) Genel Sekreteri Sharan Burrow Başbakan’a, konfederasyonumuza yönelik baskıları kınayan bir mektup gönderdi.
ITUC Genel Sekreteri Sharan Burrow tarafından başbakana gönderilen mektup aşağıdadır.
Sayın Başbakan,
156 bölge ve ülkede bulunan 315 üye sendika aracılığıyla temsil ettiği 174 milyon çalışan adına Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ITUC ülkenizdeki sendikacılara yönelik son tutuklama dalgasını protesto ediyor.
19 Şubat Salı günü, polis bir terör örgütü ile bağlantılı olduğu iddiasıyla, ülkenin 28 ilinden 167 kişi hakkında gözaltına alma kararı çıkardı. Bu kararla 50’den fazla kişi tutuklandı ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) Ankara’da bulunan genel merkezi arandı. Yürütme Kurulu üyesi Akman Şimşek de dâhil olmak üzere, KESK’in, yüzü aşan sayıda yönetici ve üyesi gözaltına alındı. Akman Şimşek daha sonra tutuklandı.
Bu olay, maalesef, hükümetin Türkiye’deki sendikalara özellikle de KESK’e yönelik uzun süredir devam eden saldırılarının sadece sonuncusu. 28 Kasım 2011’de, Genel Başkan Lami Özgen de dâhil olmak üzere 25 KESK üyesi 2009’da aleyhlerinde açılan dava nedeniyle altı yıl 3 ay hapis cezasına mahkûm edilmişti. Bu karar ilişkin itiraz hakkında henüz bir karara varılmadı.
Yine 13 Şubat 2012’de KESK’in Kadın Sekreteri Canan Çalağan da dâhil olmak üzere 15 kadın üye ve yönetici evlerinde ve işyerlerinde yapılan aramaların ardından gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınanlardan altısı 4 gün sonra serbest bırakılırken, 9’u tutuklandı. ITUC’un İnsan Hakları ve Sendikal Haklar Bölümü Direktörü’nün de arasında bulunduğu uluslararası sendika heyetinin katıldığı ilk duruşma 8 ay sonra, 4 Ekim 2012’de yapıldı ve altısının tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması ile sonuçlandı. 13 Aralık 2012’de görülen ikinci duruşmada da tutuklu yargılanan üç sendikacı serbest bırakıldı. Bu davanın bir sonraki duruşması 18 Nisan 2013’te görülecek.
25 Haziran 2012’de Genel Başkan Lami Özgen de dâhil olmak toplam 50 KESK yöneticisi ve üyesi bir kez daha gözaltına alındı. Üç gün sonra 22 kişi serbest bırakıldı ancak geri kalan 28 kişi tutuklandı. 28’i tutuklu bulunan toplam 72 KESK üye ve yöneticisi hakkındaki iddianame 12 Şubat 2013’te açıklandı. Bu davanın ilk duruşması 10 Nisan 2013’te görülecek ve ITUC da dâhil olmak üzere başka bir uluslar arası gözlemci delegasyonu duruşmaya katılacak.
8 Mart 2005’te Uluslar arası Kadınlar Günü vesilesiyle yapılan bir basın açıklamasına katıldıkları gerekçesiyle, 2 Eylül 2012’de 3 sendikacı tutuklandı. Başta 15 ay hapis kararı verildiyse de, Yargıtay’a yapılan itirazın ardından dört ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldılar.
Tüm bu nedenlerle, ITUC olarak hükümetinizi protesto ediyoruz. Bu olaylardan, Türkiye’de açık bir biçimde sendika karşıtı bir saldırı olduğu izlenebiliyor ve bu gerçekten çok üzücü. Tüm bu tutuklamaların ve davaların ülkenizin terörle mücadele mevzuatına bağlanıyor olması da oldukça açık bir biçimde Türk yargısının sendikal hareketi hedef almak üzere suiistimal ediliyor olduğunu gösteriyor. Tüm bu davalarda hedef alınan sendikacılara yöneltilen suçlamaların “kanıtlar”ının dayanağı da yok. Sendikal etkinliklere katılmadan tutun da sendika yönetim toplantılarına, gösteri ve grevlere katılmaya kadar uzanan etkinlikler ‘suç kanıtı’ olarak gösteriliyor.
Tüm bunlar dünyanın neresinde olursanız olun sendikacıların katıldığı ve düzenlediği gayet normal ve yasal etkinliklerdir. Özellikle ILO’nun Örgütlenme Özgürlüğü konusundaki 87. Sözleşmesini ve Toplu Sözleşmeye ilişkin 98. Sözleşmesinin imzacıları arasında olan ülkenizde bu durumun farklı olmasını gerektiren bir neden yoktur.
Sayın Başbakan,
KESK hem Avrupa (ETUC) hem de Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC) bir üyesidir. Uluslar arası sendikal hareketin saygı gören bir üyesidir. Ve hiçbir biçimde terör örgütü olarak nitelenemez. 21. Yüzyılın demokrasilerinde sendikacılar faaliyetlerini baskı, tutuklama ve misilleme korkusu duymadan yürütebilmelidir. Sizi tutuklu bulunan tüm sendikacıların derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması ve aleyhlerindeki tüm suçlamaların düşürülmesini sağlamaya çağırıyoruz.