YARGI EMEKÇİLERİNİN YILLARDIR BİRİKMİŞ SORUNLARI ÇÖZÜLMEDEN KUTLANAN YENİ BİR ADLI YIL AÇILIŞI DAHA…

230

” ‘0’ ‘5’


‘5’ ‘283″>

Basın Açıklaması Metni:
AKP İktidarının; öncelikle, konunun taraflarını dikkate dahi almaksızın sadece ve sadece kendine yakın çevrelerle yürüttüğü tartışma ve değerlendirmelerin ardından yapmayı planladığı ve ardından bazı kesimlerle paylaştığı ‘Yargı Reformunun’ ipuçlarının ortaya konulduğu bir dönemde 2009-2010 Adli Yılı açılıyor.
 Yargının siyasallaştırılmaya çalışıldığının öne sürüldüğü, ‘Adalet Duygusunun’ ve ‘Adalete olan İnancın’ giderek zayıfladığı bir süreçte, çocukların Çocuk Mahkemeleri yerine Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılanıp Kamu Vicdanını ağır bir biçimde yaralayan cezalarla cezalandırıldığı, Adli Tıp Kurumunca Kamu Vicdanını sızlatan ve adalet duygusunu zedeleyen Kararların verildiği, aralarında Kanser Hastalarının da bulunduğu Hükümlülerin bile görmezden gelinerek ölüme terk edildiği bir dönemi yaşıyoruz.
AKP’nin geleneksel hale getirdiği İstişare ve Değerlendirme Toplantılarının 12’ncisinde Kızılcahamam’da yürütülen çalışmalar sırasında ‘Yargı Reformu’ konusuyla ilgili olarak yapılan değerlendirmelerin ardından, Yargı Reformu tartışmaları sırasında Hükümet adına yapılan açıklamada Yüksek Yargı Organlarının, HSYK’nun, Milli Savunma Bakanlığının, Türkiye Barolar Birliğinin, Türkiye Noterler Birliğinin ve bazı Üniversitelerin Hukuk Fakültelerinin görüşlerine başvurulduğu açıklanmıştı.
AKP İktidarınca; Yargı Emekçilerinin, Adalet Bakanlığına bağlı tüm Adliyelerde görev yapan Mübaşirlerin, Memurların, Zabıt Katiplerinin, İcra ve Yazı İşleri Müdürlerinin velhasıl Adalet Bakanlığı bünyesinde görev yapan tüm Yargı Emekçilerinin Yetkili Sendikası olarak, Yargı Reformu ile ilgili olarak bizim görüşümüz alınmadığı gibi, bu açıklamanın hemen ardından yaptıkları açıklamalardan da anlaşıldığı üzere Anayasa Mahkemesi Başkanının ve ülkemizdeki Hakim ve Savcıların tek örgütü olan YARSAV’ın da Yargı Reformu konusuyla ilgili olarak görüşlerinin alınmadığını aşikardır.
Bu ülkenin ihtiyacı AB Reform süreci kapsamında bir Yargı Reformu değildir. Bundan çok daha önce yapılması gereken iş, 12 Eylül 1980 darbesinin kalıntısı olarak ortada duran ve Geçici 15. Maddesi ile Darbecilerin Yargılanmasının önündeki en büyük engel durumunda bulunan 12 Eylül Anayasasının yerine, Eşitlikçi, Özgürlükçü, Demokratik, Laik ve Bilimsel temellere dayanan Kamusal Hak ve Çıkarları önüne koyan yeni bir Anayasanın tüm toplum kesimlerinin bilgisi ve onayı dahilinde gerçekleştirilmesidir.
Yargısı Bağımsız olmayan bir ülkede, Adaletten ve Gerçek bir Hukuk Devletinden söz edilemez.” ‘0’ ‘5’

‘5″>

Ekonomide soygun ve vurgunun; toplumsal yaşamda yoksulluğun, işsizliğin, eşitsizliğin ve savaş politikalarının hakim olduğu bir sistemde ‘Bağımsız, Demokratik ve Adil bir Yargı’dan bahsedilemez.
Ülkemizin temel sorunlarının çözümü için, Kürt Sorununun eşit haklar, Barış ve Kardeşlik temelinde Demokratik çözümüne, Din ve Vicdan Özgürlüğü ile gerçek Laisizmin tesisine; İfade ve Örgütlenme hakkı başta olmak üzere, Temel İnsan Hak ve Özgürlükleri ile Emeğin Haklarının Savunulmasına dayanak olacak ‘Demokratik Anayasa’ çalışmaları daha fazla ertelenmemelidir.
Ülkemizde yaşanan ekonomik sorunlar, her alanı olduğu gibi Yargıyı da etkilemekte, giderek artan iş yükü ve personel yetersizliği nedeniyle, uzayan yargılama süreci yargıyı giderek işlevsizleştirmektedir.
Yargıya ve Yargı Emekçilerine bütçeden ayrılan pay; Yargının ve Yargı Emekçilerinin kamusal işlevine uygun düşmemektedir. Adil ve Etkin Bir Yargı Sistemi; ancak ve ancak, Hukukun Üstün Kılınması ve Yargı Emekçilerinin sorunlarının çözülmesiyle mümkün olacaktır.
Her Adli Yıl açılışında olduğu gibi bugün de, Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’a, Adalet Bakanı’ndan Yargıtay Başkanı’na kadar tüm resmi otoritelerce Adli Yılın Açılışı ile ilgili açıklamalar yapılmakta, Yargı’da yaşanan sorunlar ve bunlara ilişkin muhtelif çözüm önerileri sıralanmaktadır.
Ancak; resmi otoriteler, siyasetçiler ve bürokratlar tarafından yapılan hiçbir açıklamada; Açlık Sınırının altında ücret alan; Yargı İşkolunun gerçek yükünü çeken, en sağlıksız koşullarda, tüm olumsuzluklara ve tüm olanaksızlıklara, Adliyelerde yığılmış dağlar gibi dava dosyalarına rağmen hizmet üretmeye çalışan ve eksik istihdam nedeniyle gece gündüz çalışarak ülkemiz insanlarına Hukuk ve Adalet dağıtmaya uğraşan Yargı Emekçilerinin sorun ve talepleri, bu Adli Yıl açılışında da gündeme getirilmemektedir.
Halbuki; Anayasal bir görev olan Yargı İşlevinin sağlıklı ve nitelikli bir biçimde sürdürülebilmesi, çalışma barışında sürekliliğin sağlanabilmesi için: Hakim ve Savcılar ile aynı işkolunda kamu hizmeti üreten Yargı Emekçilerinin de kendi görev, sorumluluk ve işyoğunluklarına eşdeğer bir biçimde, merkez – taşra ayrımı yapılmaksızın ‘İnsanca Yaşam Ücreti’ elde etme hakları vardır.
Yargı Emekçilerinin de insanca yaşama ve mutlu olma hakları vardır. Yargı Emekçilerinin de sosyal devlet ilkesine uygun bir biçimde gelecek kaygısı taşımaksızın yaşama, ailelerine ve çocuklarına onurlu bir yaşam sürdürme olanağı sağlama hakları vardır.
Yargı Emekçilerinin Yetkili Sendikası olarak her ‘Adli Yıl açılışında’ tüm Yargı Emekçilerine ‘bir maaş tutarında ikramiye’ verilmesini, Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olan 3717 sayılı yasanın ‘hakkaniyet’ ve ‘adalet’ ilkelerine uygun olarak ‘yeniden ve acilen düzenlenmesini’ ve Anayasa Mahkemesinin İptal Kararının yürürlük tarihi olan ‘2008 yılı Kasım ayından bu yana birikmiş olan miktarın’ da Yargı Emekçilerine dağıtılmasını talep ediyoruz.
” ‘0’ ‘5’

‘5″>
]Yargı Emekçilerinin ekonomik, demokratik ve özlük haklarının; ‘adalet’ ve ‘eşitlik’ ilkeleri çerçevesinde, ‘yeniden ve bütünlüklü bir yasal düzenlemeyle’ ele alınarak çözüme kavuşturulmasını ve Adalet Hizmetleri Tazminatının günün koşullarına uygun olarak artırılmasını istiyoruz.
Maaş ve ücretler konusunda 657 sayılı yasaya tabi kılınan Hakim ve Savcılar dışındaki Yargı Emekçilerinin, Disiplin Soruşturması ve Adli Kovuşturmalar söz konusu olduğunda 2802 sayılı yasaya tabi kılınması uygulamasından vazgeçilmesini, Adli ve İdari Yargı Adalet Komisyonlarının demokratikleştirilmesinin sağlanmasını ve bu Komisyonlarda Sendikamızın temsil edilmesini talep ediyoruz.
Yargı alanındaki Eksik İstihdam sorununun, yeni ve Kadrolu Personel alımı yoluyla çözülmesini, Yardımcı Hizmetler Sınıfına dahil olan Hizmetli, Bekçi, Dağıtıcı, Mübaşir vb. kadrolarda görev yapmakta olan Yargı Emekçilerinin Genel İdare Hizmetleri sınıfına geçişlerinin sağlanmasını, 4/B ve 4/C statüsünde görev yapan Yargı Emekçilerinin Kadroya alınmasını ve İşyoğunluğu nedeniyle; Yargı Emekçilerine uygulanan ‘Senelik İzin Gaspları’ndan vazgeçilmesini istiyoruz.
Suçüstü Nöbetleri, Fazla Mesai gibi çalışmaları karşılığında Yargı Emekçilerine günün koşullarına uygun bir ücret ödenmesini, Yargı Emekçilerinin, Servis, Kreş, Ulaşım, Yiyecek ve Giyecek yardımları ile Lojman sorunlarının çözülmesini ve Banka Promosyon gelirlerinin ‘tamamı’nın tüm Yargı Emekçilerine ‘eşit’ olarak dağıtılmasını talep ediyoruz.
Hükümet ve Adalet Bakanlığı; Adalet Bakanlığının Yetkili Sendikası olarak ifade etmekte olduğumuz görüşleri ve Yargı Emekçilerinin taleplerini dikkate alarak Yargı Hizmetlerinin yürütülmesi konusunu bir bütün olarak ele almalı, Yargı Emekçilerinin ekonomik, sosyal ve özlük sorunlarının çözümü için Yargı Emekçileri lehine, Hakim/Savcı-Diğer Personel ayrımına yer vermeyen; yeni, adil ve bütünlüklü bir düzenleme yapmalıdır. Yargı Reformu, ancak ve ancak bu biçimde hayata geçirildiğinde bir anlam taşıyacaktır.

MERKEZ YÖNETİM KURULU