YARGIDA ADALET, BAĞIMSIZ, DEMOKRATİK TÜRKİYE

298

21.10.2008 TARİHİNDE GENEL MERKEZDE YAPILAN BASIN AÇIKLAMASI METNİDİR.
Emperyalist / Kapitalist sistem kendi iç çelişkileri nedeniyle sarsılıyor. Gelişmiş kapitalist ülkelerden başlayarak Borsalar Çöküyor, Bankalar Batıyor. Kriz nedeniyle ABD’de ve AB ülkelerinde milyarlarca dolarlık önlem paketleri açıklanıyor. Sistemin yaşadığımız yüzyıldaki ilk ve en derin krizi mali piyasaları alt üst ediyor.
Finans Kapitalin git gide derinleşen krizinin yarattığı bu girdabın içinde emekçiler boğulmaya çalışılıyor. Dünyada ve ülkemizde bu krizin faturası emekçilere çıkartılıyor. Özel Bankaların, Yatırım ve Finans Kuruluşlarının borçları, onların kamulaştırılması ya da borçlarının üstlenilmesi yoluyla emekçilere yükleniyor. Borsalarda yaşanan derin sarsıntılar onbinlerce küçük yatırımcının yaşam boyu biriktirdiklerini bir anda yok ediyor.
Sermaye sahipleri sistemik krizi bahane ederek kitlesel işten çıkarmalara yöneliyor. İşsiz Emekçiler Ordusu giderek büyüyor. Sistemin krizi, sayısal ve oransal açıdan git gide büyüyen İşsiz Emekçiler Ordusunu büyütüyor. Bu durum, emekçiler açısından mevcut kazanılmış hakların tırpanlanması, ücretlerin düşürülmesi, çalışma yaşamının daha da kuralsızlaştırılması ve örgütlü mücadele pratiklerinin sermaye baskısıyla daha da daraltılması gibi olumsuz sonuçlara yol açıyor.
Dünya çapında yaşanan bu krizin ülkemizde hissedilmediğini ve hissedilmeyeceğini her platformda ifade etmekten çekinmeyen Başbakan’a hatırlatmak gerekir ki; İstanbul Menkul Kıymetler Borsası kriz ortamından açıkça etkilenmiştir, bundan sonra da etkilenecektir. Çünkü dünyanın her yerinde Borsalar birbirinden etkilenir ve birbirlerinin olumsuzlukları üzerinden tetiklenen krizlerin öncülüğünü yaparlar. Bu durum sermayenin kar maksimizasyonu mantığı çerçevesinde anlaşılabilir bir tutumu ifade eder.
Kriz nedeniyle ya da kriz bahane edilerek işlerinden çıkartılan işçilerin giderek artmakta olan sayısı, her gün ard arda kapanan işyeri sayısındaki artış, tarımı çökerten, tasfiye eden politikalar, işsizlik nedeniyle büyük kentlere doğru giderek artan göç dalgası, insanların giderek umutlarını bile kaybedişi, Başbakan’ın pembe Türkiye tabloları çizen söylemlerinin ne kadar gerçek dışı olduğunu kanıtlıyor.
Başbakan’ın ‘Uluslararası Kriz Türkiye’yi etkilemedi, etkilemeyecek’ mealindeki söylemleri ise Maliye Bakanı tarafından yapılan açıklamalarla tekzip ediliyor. Maliye Bakanlığınca sistemin krizi gerekçe gösterilerek Sermaye kesimine yeni vergi ayrıcalıkları tanınmaya, Kıdem Tazminatlarına ve İşsizlik Sigortası Fonunda biriken paralara el konulmaya, yurt dışından gelen sermayenin kökenine bakılmaksızın yurda girişine izin verileceğinden bahisle uluslararası bir kara para aklama operasyonu için çalışma başlatılmaya hazırlanılıyor.
İktidara geldiğinden bu yana ülkemizin tüm değerlerini yerli ve/veya yabancı sermayeye peşkeş çeken, sermaye politikalarını emekçilere dayatan, eğitimi, sağlığı ve sosyal güvenliği kamusal bir hak olmaktan çıkartmak için elinden geleni yapan, tarımı yok eden, yoksulluğu ve yolsuzluğu arttıran AKP iktidarı, yurttaşlarımızın yaşadığı tüm olumsuzlukların birinci derecede sorumlusudur.
Büro Emekçileri Sendikası tam da böylesine zorlu bir dönemde Uluslararası Sermayenin düzenleyici kuruluşları olan İMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütünün AKP aracılığıyla ülkemize dayattığı politikaları reddederek; Bağımsız, Laik ve Demokratik bir ülke talebiyle ‘Yargı’da Adalet, Bağımsız, Demokratik Türkiye Yürüyüşü’nü başlatmaya hazırlanıyor.
Büro Emekçileri Sendikası Uluslararası Finansal Krizin Emekçilere yönelik faturasına karşı; tüm Emekçileri, Emek Örgütlerini, Emek ve Demokrasi güçlerini, Sermayeye karşı, Uluslararası düzeyde, Birlikte, Yan Yana, Omuz Omuza Mücadele etmeye davet ediyor.
Bu yürüyüşümüzün temel amaçları Ülkemizin Bağımsızlığına ve Demokratikleşmesine katkı sunmak olduğu kadar, Yargı’nın Bağımsızlığı ve Hukukun Üstünlüğü’nü savunan bir temelde, Laik, Demokratik bir ülkenin oluşturulması, Toplumsal Barışın sağlanması ve güçlendirilmesi ile yaşanan adaletsizliklere son verilmesini talep etmek olacaktır.
Yargılama sürecinin zamanında ve sağlıklı bir biçimde sonuçlandırılamaması, gözaltında ölümlerin yaşanması, geciken yargılama nedeniyle suçluluğu bile tespit edilmemiş insanların cezaevlerindeki tutukluluk hallerinin uzun süre devam etmesi ve her türlü insan hak ve özgürlüğüne karşı işlenen suçlar, ülkemizin Demokratik Kamuoyu nezdinde giderek olumsuz bir biçimde anılmasına yol açmaktadır. Yargı’ya yapılan her türlü müdahaleye, Yargı İşkolunda örgütlü Yetkili Sendika ve emekçilere karşı sorumluluk sahibi bir emek örgütü olarak karşı çıkan sendikamız, hazırladıkları Fezlekeler nedeniyle görevinden alınan, sürgün edilen, görevine son verilen Hakim ve Savcıların sorunlarını da dile getirmekten, Adliyelerde birikmiş yüzbinlerce dava dosyasının arasında her türlü olumsuzluğa ve Açlık Sınırının altında Ücretlere rağmen fedakarca çalışarak Adaletin tecelli etmesi için emek veren Yargı Emekçilerinin sorunlarını da ifade etmekten geri durmayacaktır.
Yargı’da Adalet, Bağımsız, Demokratik Türkiye Yürüyüşü; ülke genelindeki Şube ve Temsilciliklerimizden Samsun’a gelecek Büro Emekçilerinin katılımıyla oluşturulacak olan Temsili Yürüyüş Kolumuzca 27 Ekim Pazartesi günü Samsun’dan başlatılacak ve Amasya, Tokat, Çorum, Kırıkkale hattı üzerinden Ankara’ya ulaşacaktır.
Ankara’ya varan Yürüyüş Kolumuz 30 Ekim Perşembe günü Adalet Bakanlığı ile Sendikamız arasında gerçekleştirilecek olan Kurum İdari Kurulu (KİK) Toplantısına katılacak olan KİK Heyetini Adalet Bakanlığına uğurlayacak ve KİK Heyetinin Adalet Bakanlığından geri dönüşünü bekleyecektir. KİK Heyetinin görüşmeden dönüşünün ardından yapılacak olan Basın Açıklamasıyla 4 günlük eylem sürecimiz sona erecektir.
Samsun’dan başlatacağımız ‘Yargı’da Adalet, Bağımsız, Demokratik Türkiye Yürüyüşü’nün altyapısını güçlendirmek amacıyla Merkez Yönetim Kurulu Üyelerimiz Samsun, Amasya, Tokat, Çorum, Kırıkkale ve Ankara’da çalışmalar yürütecektir.
Giderek Uluslararası Sermayeye bağımlı hale gelen ülkemizin bağımlılık politikalarını terk etmesine katkı sunmak ve ülkemizin demokratikleşmesine katkıda bulunmak amacıyla başlatacağımız yürüyüşümüze destek olunması hususu önemli bir görev ve sorumluluk olarak algılanmalıdır. Bağımsız ve Demokratik bir Ülke talebi olan tüm yurttaşlarımızın Yürüyüş Kolumuza gerekli desteği vereceğinden kuşkumuz yoktur.
Yargı’da Adalet, Bağımsız, Demokratik bir Türkiye talebi için Mücadeleyi yükseltmek her birimizin en temel yurttaşlık görevidir. Tüm Demokratik Kitle Örgütlerini, Sendikaları ve Siyasi Partileri, Bağımsız, Laik ve Demokratik bir ülkede, farklılıklarımızı bir zenginlik olarak kabul edip, Kardeşçe, Barış İçinde, Bir Arada Yaşama iradesini gösteren tüm Duyarlı Yurttaşlarımızı eylemimize destek vermeye, katkı sunmaya davet ediyoruz.
Merkez Yönetim Kurulu