Sendikamız tüzüğünün ‘Amaçlar’ başlıklı 2 nci maddenin (h) bendinde yer alan ‘Dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve meslek farkı gözetmeksizin bütün üyeleri arasında amaçları doğrultusunda birlik ve dayanışmayı, üyelerinin kültürlerini geliştirmeyi, ana dillerini kullanmayı’ amaçlar ifadesi nedeni ile sendikamız Merkez Yönetim Kurulu üyeleri hakkında hazırlık soruşturma başlatılmıştır.
Sendikamız kuruluş tüzüğünün ‘Sendikanın amaçları’ başlıklı 2 nci madde (p) bendinde yer alan ‘…Sendika herkesin ana dilde konuşma ve eğitim hakkını savunur’ ifadesinin, Anayasanın 3 ve 42 nci maddeleri ile 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun 1 ve 20 nci maddelerine aykırılık teşkil ettiğine dair Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Ankara Valiliğine muhatap 05.02.2002 tarihli, Ankara Valiliği Emniyet Müdürlüğü’nün Sendikamıza muhatap 15.02.2002 ve 10.05.2002 tarihli yazıları ile bildirimde bulunulmuştur.
01-02-03 Mart 2002 tarihlerinde yapılan Genel Kurulumuzda Sendikamız tüzüğünün ‘amaçlar’ başlıklı 2 nci maddesinin (h) bendi olarak ‘Amaçlar’ başlıklı 2 nci maddenin (h) bendinde yer alan ‘Dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve meslek farkı gözetmeksizin bütün üyeleri arasında amaçları doğrultusunda birlik ve dayanışmayı, üyelerinin kültürlerini geliştirmeyi, ana dillerini kullanmayı’ şeklinde yeniden düzenlenerek yasal süresi içerisinde Ankara Valiliği’ne gerekli bildirimler yapılmıştır.
Ankara Valiliği’nin başvurusu üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma başlatılmış ve 06.09.2002 tarihinde takipsizlik kararı verilmiştir. Böylece sendikamızın tüzüğünün yasalara aykırı olup, olmadığı hususu açıklığa kavuşmuştur.
Ancak, Ankara Valiliği’nce 12-13-14 Mart 2004 tarihlerinde yapılan Genel Kurulumuzda tüzük değişikliği yapılıp, yapılmadığı hususunda bilgi sorulmuş ve bu genel kurulda tüzük değişikliği yapılmadığının bildirilmesi üzerine; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Ankara Valiliği’ne gönderdiği yazı ile, Sendikamız Tüzüğü’nün 2 nci maddesinin (h) bendinde yer alan ‘Dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve meslek farkı gözetmeksizin bütün üyeleri arasında amaçları doğrultusunda birlik ve dayanışmayı, üyelerinin kültürlerini geliştirmeyi, ana dillerini kullanmayı’ ifadesinin, 4688 Sayılı Kanunun 6 ncı maddesi çerçevesinde yeniden değerlendirilmesi talep edilmiştir.
Ankara Valiliği’nin, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ‘Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Valilik tarafından yapılan tüzüğün değiştirilmesi ile ilgili tebligatları dikkate almayan sendika yöneticileri hakkında 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunun 6 ncı maddesine göre işlem yapılması’ yönündeki talebi üzerine mevcut sendika merkez yöneticileri hakkında soruşturma başlatılmıştır.
Öncelikle belirtmek isteriz ki açılan bu soruşturma hukuki dayanaklardan yoksundur ve siyasi iradenin yargıya müdahalesidir. Cumhuriyet Başsavcılığının takipsizlik kararı verdiği bir düzenleme üzerinden yeniden soruşturma başlatılmasının hiçbir hukuki ve yasal dayanağı olamaz. Sadece ülkemizde yaşanılan siyasal konjöktüre bağlı olarak açılmış ve siyasi bir kararla başlatılan soruşturmadır. KESK’e bağlı Eğitim Sen sendikasının tüzüğünde yer alan ‘…anadilde öğrenimi savunur’ ilkesinden dolayı yerel mahkemenin verdiği takipsizlik kararının Yargıtay’ca bozulması ile eş zamanlı başlatılan bir soruşturma olması nedeni ile de ayrıca düşündürücüdür. Eğitim Sen’i kapatmayı hedefleyen güç odakları şimdi de sendikamıza yönelmiştir.En karlı kurumlardan TELEKOM, TÜPRAŞ,ERDEMİR, ETİ ALÜMİNYUM başta olmak üzere en karlı kamu kurumlarını özelleştirerek sermayeye peşkeş çeken, kamuyu yeniden yapılandırma adı altında tasfiye ederek sermayenin hizmetine sunmayı amaçlayan, işine, ülkesine sahip çıkan Seydişehir Eti Alüminyum işçilerine ve halkın üzerine panzer süren, biber gazı sıkan, 13 yaşındaki Uğur KAYMAZ’a terörist diyerek 13 kurşun sıkan ve katleden, canlı bomba olduğu iddiası ile Eyüp BEYAZ’ı elleri arkadan kelepçeli ve bacağından vurularak etkisizleştirilmiş iken infaz eden, anadilde öğrenim görmek isteyen onlarca vatandaşımıza soruşturmalar açan, cezaevlerinde tecrite karşı ölüm orucu ile direnerek can verenleri görmezden gelen, Eğitim Sen’in kapatılması için emir veren zihniyetle, sendikamız tüzüğü ile ilgili olarak merkez yöneticilerimiz hakkında soruşturma başlatan zihniyet aynıdır.
Anadilde eğitim ve öğrenim hakkı temel insan hakkıdır. Türkiye’de demokrasinin inşası, kendi halkı ile barışık olmayla mümkündür. Red ve inkar politikaları ve ‘düşünmezsen yoktur’ anlayışı artık günümüzde iflas etmiştir. İnkar, imha ve yok sayma politikalarının sonuçlarını acıyla, yoksullukla tüm ülke halkı olarak yaşadık.
Ülkemiz bir medeniyetler ve kültürler mozayiğidir. Bu nedenledir ki farklı kimlik, kültür ve dilleri bir zenginlik olarak değerlendiren sendikamız, aynı zamanda evrensel bir insani hak olan ve ülkemizin de imza koyduğu, ‘İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme’ nin 10 ncu maddesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Birleşmiş Milletler ‘Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’ nde de güvence altına alınan düşünceyi ifade etme özgürlüğünü kullanarak ‘…üyelerinin anadillerini kullanmaları’ ibaresine tüzüğünde yer vermiştir. Bu durum düşüncenin toplu olarak ifade edilmesinden başka bir şey değildir.
Anayasalarla hakların güvence altına alındığı, sosyal hukuk devleti olma ilkesini koruyan ülkelerde ilkelerinden, düşüncelerinden dolayı sendikalar kapatılmaz, yöneticiler de yargılanmaz.
Anayasa’nın 25 nci maddesinde düşünce ve kanaat hürriyeti düzenlenmiş, 26 ncı maddesinde ise düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti güvence altına alınmıştır.
Sendikamız tüzüğüne yönelik yargılama isteği ve müdahale, aynı zamanda örgütlenme özgürlüğüne müdahale olarak değerlendirmekteyiz. Çünkü sendikaların tüzük hükümleri en yetkili organları olan genel kurullarında alınan kararlarla düzenlenmektedir. Tüzüğün herhangi bir maddesine yönelik müdahale, en doğal olan sendikal işleyişe, örgütsel iradeye müdahale anlamına gelmektedir. Dolayısı ile, sendika kurma ve örgütlenme hakkını güvence altına alan Anayasa’nın 51 nci maddesi ile 4688 Sayılı Kamu Görevlilileri Sendikaları Kanunu hükümleri ihlal edilerek, hukuksuz bir şekilde örgütlenme hakkımız engellenmeye çalışılmaktadır.
Bununla birlikte, örgütlenme hakkını güvence altına alan ve ülkemizin de imza koyarak onayladığı ‘İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme’, 87 ve 151 Sayılı ILO sözleşmeleri ve BM sözleşmelerinden ‘Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’ hükümlerine göre de sendikamız tüzüğüne müdahale ve yöneticilerine yönelik yargılama girişimi örgütlenme özgürlüğünün ihlalidir.
Sendikamıza ve diğer sendikalara tüzükleri üzerinden müdahale ile yöneticileri hakkında açılan soruşturmalar ve yargılanmaları statükocu kesimlerce, düşüncenin ifade edilmesi, örgütlenme özgürlüğü, demokratik hak taleplerine set çekilmesi anlamına geleceği, ülkenin iç sorunları ile boğuşan ve çatışan, kendi içine kapanan ülke haline getirilmesi isteğidir.
Ekonomik, Sosyal, Özlük haklar mücadelesi ile Demokrasi mücadelesini birlikte ele alan ve birbirinden ayırmayan sendikamız, demokrasinin gereği olarak, aynı zamanda evrensel, en temel insani hak olan ‘anadillerini kullanmayı’ savunmaya devam edecektir.Sendikamız yönelik bu müdahaleyi tüm emek ve demokrasi güçlerine yönelme olarak kabul ediyor ve tüm demokrasi ve emek güçlerini bu süreçte sendikamıza destek olmaya çağırıyoruz
BÜRO EMEKÇİLERİ SENDİKASI GENEL MERKEZİ