10 EKİM KATLİAMI’NIN ÜZERİNDEN 7 YIL GEÇTİ. ADALET ARAYIŞIMIZ SÜRÜYOR!

389

10 Ekim Ankara Katliamıyla ilgili idari yargıda açılan tazminat davaları, ailelerin ve yaralıların, ceza yargılaması dışında adalet talebini dile getirdikleri bir kanal olduğunu söyleyen KESK Genel Sekreteri Şenol Köksal, açılan tazminat davalarıyla ilgili şu bilgileri verdi: “İçişleri Bakanlığı’na karşı açılan tazminat davalarında katliamın gerçekleşmesinde hizmet kusuru olan bakanlığın katliamdan maddi ve manevi olarak zarar görenlerin zararlarını karşılama sorumluluğu olduğu belirtilmiştir. İzinli bir mitinge katılanların yaşamını koruma sorumluluğu olan bakanlığın, katliam öncesinde pek çok istihbarat ve ihbara rağmen gerekli tedbirleri almayarak, katliamın gerçekleşmesinin ardından acil sağlık hizmetlerini yeterli şekilde sunmayarak, alana kimyasal gazlı polis müdahalesi ile kusurlu olduğu belirtilmiş, bu iddia İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri raporuna ve TTB’nin hazırladığı iki ayrıntılı rapora dayandırılmış olmasına rağmen idari yargı mercii, somut delilleri görmezden gelerek kamu görevlilerinin sorumluluğunun üstünü kapatmaktadır. Mahkemeler bu zamana değin Bakanlığın ve Ankara Valiliği’nin hizmet kusurunun olmadığı kabulüyle davaları ‘sosyal risk’ ilkesi kapsamında değerlendirerek tazminat kararları vermiştir.”

‘İDARENİN HİZMET KUSURU YOK DENİLDİ’

Danıştay İdare Davalar Genel Kurulu’nun tebliğini kabul etmeyeceklerini ifade eden Köksal, söz konusu yazıdaki ayrıntıları şöyle paylaştı: “DEAŞ’ın ülkemize yönelik uluslararası ses getirecek çapta büyük bir eylem yapma kararı aldığı, bu eylemle ilgili olarak seçtiği grubu Suriye Deyr-ez Zor’da bulunan bir kampta özel eğitime tabi tutmaya başladığı, planlanan eylemin uçak/gemi kaçırma ya da miting/kalabalık yerde aynı anda çok sayıda canlı bomba patlatma şeklinde kompleks bir eylem olabileceği yazısına rağmen olay öncesinde ve esnasında davalı idare tarafından gerekli emniyet tedbirinin alındığı, önleyici ve güvenliğe yönelik bomba, alan aramalarının yapıldığı iddiasıyla idarenin hizmet kusurlarının bulunmadığı anlaşılmıştır.”

‘SİYASALLAŞMIŞ YARGININ GÖSTERGESİ’

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun verdiği kararın, siyasallaşmış yargının somut göstergesi olduğunu vurgulayan Köksal, gerçeğin üzerini örtmek için yargı yoluyla hukuksuzluğa imza atılan hiçbir kararın 10 Ekim Katliamı mağduru aileler nezdinde karşılığı olmadığını belirtti. Köksal son olarak, devlet sorumluluğunun ortaya çıkması için adalet mücadelesini sürdüreceklerini söyledi.

‘AYM’YE BAŞVURACAĞIZ’

Ardından söz alan 10 Ekim-Der Başkanı Mehtap Sakinci ise ailelerin adaletsizliği her zaman teşhir ettiğini belirterek, “Bugün idari yargıdaki davaların ne kadar can yakıcı sonuçlar yarattığını anlattık. Dava süreçleri çok uzun sürdü. Terör mağdurları yasasından bizler yararlandırılmadık. Yasaya göre 60 gün içinde başvuru yapmak zorunda bırakıldık. Tüm taleplerimiz yok sayılmış durumda. Kamu kurumlarının hizmet kusuru yok kararı verildi. Başından bu yana bir aklama çabası söz konusu. Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuracağız. Mücadele etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.