ABDULLAH AYSU: NEREDEN NEREYE

465

Bir bilim insanı “Pancar öyle bir bitkidir ki, eğer, olmasaydı yaratılmak zorundaydı” diyor. Evet pancar olmasaydı, çiftçinin çapalamayı, su vermeyi, gübre kullanımını benimsemesi, sulu ziraatı bilmesi mümkün olmazdı. Şekerpancarı yaprağıyla doğadaki oksijen dengesini sağlamaya, köküyle şeker üretimine, melasıyla maya üretimine, hayvan yemi olarak kullanılmasına kadar her bir zerresi değerlendirilebilir bir bitkidir. Endüstri bitkileri arasında sağladığı katma değer bakımından ikinci sırada yer alan, kendisinden sonra ekilen hububatta yüzde 20 verim artışı sağlayan, baş ve yapraklarının toprakta bırakılması halinde dekara 5 kg saf fosfor ve 15 kg saf potasyum bitki besin maddesi temin eden, yılda yaklaşık 23 milyon ton taşıma hacmi yaratan bir bitkidir pancar. Bir dekar şekerpancarı yan ürünlerinin içerdiği hayvansal besin değeri 500 kg arpaya eşdeğerdir. Başka bir deyişle; bir dönüm şekerpancarı yetiştirirken, aynı anda hayvanlarımız için yaklaşık iki dekar da arpa yetiştirmiş gibi ek değer üretilir. Şeker fabrikaları özelleştirilmeden önce yılda 450 bin ailenin tarımını yaptığı ve şeker fabrikalarında 35 bin kişinin çalıştığı, Ekim sahalarında yüzde 40 oranında aile işgücünün değerlendirildiği ve Türkiye’de 65 ilde, 7 bin 200 yerleşim biriminde ziraatının yapıldığı bir bitkiydi. Kısacası; şekerpancarı insanlar için iş ve aş, tüm canlılara temiz hava, hayvana yem, toprağa gıda sağlayan bitkidir.

İlk şeker 

Osmanlı dönemi ile Cumhuriyetin ilk yıllarında şeker dışarıdan ithal edilirdi. İlk şeker üretimi 26 Kasım 1926 yılında Alpullu’da, ikinci şeker üretimi Aralık 1926’da Uşak Şeker Fabrikası’nda gerçekleştirilmiştir.

Kurulan fabrikalarıyla şeker üretim ve tüketiminde 1939 yılında denge sağlandı. Nüfus arttıkça ihtiyacı karşılama amacıyla toplam 33 şeker fabrikası kuruldu. Bu fabrikalar Türkiye şeker ihtiyacını karşıladığı gibi bazı yıllar ihraç bile edildi. Ancak serbest piyasaya geçmek için uygulanan neoliberal politikalar nedeniyle diğer tarımsal kamu iktisadi teşebbüsler gibi şeker fabrikaları da özelleştirme furyasına kurban edildi. Şeker fabrikalarını özelleştirme yoluyla satın alan şirketler ile kamuya ait fabrikalar tam kapasite çalıştırılmadı. Türkiye şeker üretim yetersizliği nedeniyle ithalata, yani Osmanlı dönemine ricat ettik ve 33 şeker fabrikası bulunan Türkiye 2022 yılında 550 bin ton şeker ithal ederek tarihe geçti. Özelleştirme ve kamunun şeker fabrikalarını tam kapasite çalıştırmamaları nedeniyle;

– Taşıma sektörü zarar gördü.

– Yem hammaddesi konusunda biraz daha fazla dışa bağımlı olduk; et fiyatları roketledi.

– İşçiler işinden oldu, istihdam sorunu bir miktar bu nedenle arttı.

– Çiftçiler yoksullaştı. Toprak, pancarın sağladığı gıdadan mahrum kaldı.

– Bir dekar pancar 3 dekar çam romanından daha fazla oksijen ürettiği için ekimi azalan pancar oranında havaya oksijen katkımız düştü.

– Alkol ve maya üretimi olumsuz etkilendi.

– Şeker fabrikaları makina üreten makina sanayisine sahiptir, makina imalatı olumsuz etkilendi. – Elbette bizi doğrudan ilgilendiren şeker konusunda yeterliliği kaybettik, ithalatçı konuma geriledi. İzninizle yeri gelmişken sorayım; tarım 2023 hedeflerimiz arasında şeker ithalatı var mıydı? Ben hatırlamıyorum da…

11 OCAK 2023 – YENİ YAŞAM