TEK ADAM REJİMİNE KARŞI EMEKÇİLER VE HALKLARIMIZ DEMOKRATİK BİR CUMHURİYET İSTİYOR!

357

Ülkemizde yaşayan farklı kimlik, kültür ve inançlara sahip halkların emperyalist işgale karşı birlikte mücadelesinin zaferle sonuçlanması ile kurulan Cumhuriyet’in üzerinden 99 yıl geçti.

Ne var ki yüzüncü yılına 1 kala hala demokratikleşme sancıları yaşayan Cumhuriyet, AKP iktidarında adım adım tekçi ve otoriter bir yapıya büründürülerek, parlamento işlevsiz hale getirilerek, kuvvetler ayrılığı “kuvvetler aynılığına/tekliğine” dönüştürülerek, anayasa fiilen ortadan kaldırılarak, kutuplaştırma siyaseti derinleştirilerek sadece adı olan bir rejime dönüştürülmüştür.

“Türkiye Yüzyılı” vizyonu adı altında kamuoyuna açıklanan belge ve hedeflerin aksine AKP iktidarı döneminde, bırakalım Cumhuriyetin demokratikleştirilmesini, mevcut kazanımlar dahi birer birer ortadan kaldırılmış, gericiliğe ve tekçiliğe dayalı bir yönetim anlayışı hâkim hale getirilmiştir.

“Türkiye Yüzyılı”nda sansür, konser yasakları, sanatçı tutuklamaları vb politikalarla toplumsal ilişkiler şekillendirilmeye, muhafazakar yaşam tarzı hakim hale getirilmeye çalışılmaktadır.

“Türkiye Yüzyılı”nda emek, meslek, demokrasi güçleri ve kurumlarına müdahale en son ülkemizin aydınlık yüzü Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanması ve TTB’ye kayyum atanması girişimleriyle devam etmektedir. Bu politikanın diğer meslek örgütlerini de kapsayarak devam edeceğinin tam da Cumhuriyet’in 99. Kuruluş yıldönümünde ilan edilmesi oldukça manidar olup “Türkiye Yüzyılı”nın Cumhuriyet ile uzaktan yakından alakası olmadığının da ilanı anlamına gelmektedir.

Dil, inanç, kültür, etnik yapı gibi aralarındaki tüm farklılıklara rağmen Cumhuriyet’in kuruluş sürecinde birlikte mücadele eden, aynı mezarlarda yan yana yatan halklar ve emekçiler Tek Adam rejiminde çeşitli vesilelerle birbirine karşı kışkırtılmaya, düşman edilmeye çalışılmaktadır.

Bu politikalar ülkemizde toplumsal gerginliği, şovenizmi, milliyetçiliği daha da yükseltmekte, sorunların diyalog ve barışçıl yollarla çözümünü zorlaştırmaktadır.

Gelir adaletsizliği, emeğin güvencesizleştirilmesi, ücretlerin düşürülmesi ve sosyal hakların gasp edilmesiyle emekçi sınıfların yaşamını doğrudan etkileyen bölüşüm sorunu giderek daha da ağırlaşmıştır. Tüm emekçilerin, çalışma koşulları esnekleştirilip iş güvenceleri ellerinden alınarak taşeronlara teslim edilmektedir.

Tüm yurttaşların parasız, eşit, nitelikli, erişilebilir ve anadilinde kamu hizmeti alma hakkını yok sayan düzenlemelere her gün bir yenisi eklenmektedir. Toplumsal yaşam siyasal İslam’ın referansları temel alınarak cinsiyetçi, piyasacı, gerici ve otoriter biçimde dizayn edilmeye çalışılmaktadır.

Kadın düşmanı politikalar İstanbul Sözleşmesinin hukuksuzca feshinden sonra kadınların kaç çocuk doğuracağına, nasıl giyineceklerine müdahale etme girişimleriyle devam ettirilmektedir.

99. yılında cumhuriyetin demokratikleşmesi daha da yakıcı bir ihtiyaç haline gelmiştir.

Tek Adam Rejimine son veren, eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, laik yeni bir anayasa üzerinde şekillenecek Demokratik bir Cumhuriyet karanlık gidişata son verecek yegâne çıkış yoludur! 

Emek mücadelesi ile demokrasi mücadelesi arasındaki kopmaz bağları gören, gücünü fiili ve meşru mücadeleden alan kamu emekçilerinin örgütü KESK, gerçek anlamda demokratik bir cumhuriyetin ancak emekçilerin, ezilen tüm kesimlerin, ötekileştirilenlerin, kadınların ve gençlerin birlikte ve ortak mücadelesiyle gerçekleşeceğine inancını korumaktadır.

KESK, başta emeğin hakkı, sendikal özgürlükler olmak üzere ülkemizin eşitlikçi, özgürlükçü, halkçı, laik, barıştan, toplumsal cinsiyet eşitliğinden yana, hukuku üstün tutan demokratik bir cumhuriyette yaşamak için mücadeleyi kararlılıkla sürdürecektir.

YÜRÜTME KURULU