İNSANCA YAŞAMAYA YETECEK BİR ÜCRET İÇİN BORDROLARIMIZI YAKTIK! ULÛFE DEĞİL TOPLU SÖZLEŞME İSTİYORUZ!

679

14-15 Ocak 2022 tarihlerinde;

Adana’da Cemalpaşa PTT önünde,

Adıyaman’da Demokrasi Parkında,

Ankara’da SGK Genel Müdürlüğü önünde,

Aydın’da Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü önü (13.01.2022) ve Aydın Kent Meydanında,

Amed’te Maliye önünde,

Antalya’da Defterdarlık önünde,

Batman’da Atatürk Parkında,

Bursa’da Vergi Dairesi İhsaniye Ek Hizmet Binası önünde,

Denizli’de Candoğan Parkında (15.01.2022),

Eskişehir’de (15.01.2022)

İstanbul’da Kağıthane Uygulama Grup Müdürlüğü, Pendik Uygulama Grup Müdürlüğü ve Ümraniye Uygulama Grup Müdürlüğü önlerinde,

İzmir’de Konak YKM önü ve Bornova Vergi Dairesi Kompleksi önünde,

Kocaeli’nde Uğur Mumcu Parkında (15.01.2022),

Konya’da Vergi Dairesi Başkanlığı önünde,

Manisa’da İl Sağlık Müdürlüğü önünde,

Mardin’de KESK Şubeler Platformu önünde,

Mersin’de Özgür Çocuk Parkında,

Samsun’da Eski Defterdarlık önünde,

Sivas’ta Defterdarlık önünde,

Trabzon’da Valilik Hızırbey Vergi Dairesi önünde,

Van’da Aydın Perihan AVM önünde,

Zonguldak’ta Madenci Anıtında…

Yapılan basın açıklamalarıyla %2,5’luk sefalet zammına hayır diyerek gerçek toplu sözleşme istedik ve bordrolarımızı yaktık!

İllerde okunan açıklama aşağıdadır:

Değerli Basın Emekçileri;

Binbir türlü zorluk içinde borçla harçla ayakta kalmaya çalışırken yeni yıla da gözlerimizi fahiş zamlarla açtık.

Yılın daha ilk dakikalarında elektriğe, doğalgaza, akaryakıt ürünlerine, ulaşıma yapılan astronomik zamların şokunu atlatmadan her yanımız adeta zam kasırgası ile sarıldı.  Her alış verişte cebimizden çıkan para artarken poşetlerimiz küçüldükçe küçülüyor.

TÜİK rakamları bile son 19 yılın en yüksek enflasyonunu gösteriyor. Ancak Çarşıya, pazara, mutfağa yansıyan zamlar yaşadığımız hayat pahalılığının TÜİK enflasyonun en az iki katı olduğunu gösteriyor. 

Hem açlık hem de yoksulluk sınırı %55 arttı. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 4 bin TL’yi, yoksulluk sınırı 13 bin TL’yi, bekar bir çalışanın yaşam maliyeti 5 bin TL’yi aştı.

Halkın cebinden alınıp piyasaya sürülen milyarca dolarla döviz kuru 3-4 puan düşürüldü. Buna rağmen yılın başında 7,40 TL olan dolar kuru 13 TL üzerinde kalmaya devam etti.

Maaşımızı Dolarla Almıyoruz Ama…

Tükettiğimiz her şey döviz fiyatlarına göre artıyor.  Üstelik kurdaki kısmi düşüşe rağmen başta akaryakıt ürünleri olmak üzere iğneden ipliğe zam sağanağı devam ediyor.

Yeni yılın ilk dakikalarında elektriğe %50 ile %127 arasında (ortalama %80), doğalgaza %25, vergi, resim ve harçlara %36, köprü geçiş ücretlerine %25 zam yapıldı. Son bir haftadaki katmerli zamlar Asgari Ücrete yapılan %50,4 artışı bile çoktan eritti.

Buna rağmen biz kamu emekçilerine önümüzdeki altı ay için %7,5’luk maaş zammı dayatıyorlar. Enflasyon farkını öne çekmekten ibaret %2,5 artışı “refah payı” diye yutturmak istiyorlar.

2020 başında 4 bin 450 TL, 2021 yılında 5 bin 156 TL olan ortalama kamu emekçisi maaşı bu Ocak’ta 7 bin 151 TL’ye çıkmış olacak. Ancak söz konusu maaşla alınan dolardan çeyrek altına, gıda ürünlerinden tüketim maddelerine her şeyin miktarı azalmaya devam edecek.

Değerli Basın Emekçileri, Değerli Arkadaşlar;

Yıllardır gerçek enflasyonu iliklerimize kadar yaşadık. Yaşamaya devam ediyoruz.

Ama maaşlarımız hep bir yerlerden sipariş edilip TÜİK tarafından masa başında belirlenen rakamlara göre artırıldı.

Üstelik Ali Cengiz oyunları ile belirlenen bu rakamlara göre belirlenen enflasyon farkını almak için bile altı ay beklemek zorunda bırakıldık.

Maaş artışlarımızı yaşadığımız hayat pahalılığını yansıtmayan, resmi enflasyon rakamlarına endeksleyen mutabakatlara hiç sıkılmadan “toplu sözleşme” dediler.

‘Yetkili’ sıfatı ile masaya oturanlar mangalda kül bırakmayan laflar ettiler. 

Ancak her seferinde ya maaş artışlarımızı TÜİK rakamlarına indirgeyen mutabakatlara imza koydular. Ya da danışıklı dövüş oyunları ile son sözü hükümete bırakan Hakem Kuruluna attılar. Talep ettikleri maaş artışı oranının üçte birine imza attıkları son mutabakatı bile “bütçeden hakkımızı, refahtan payımızı aldık” diyerek cilalamaktan geri durmadılar.

Sonuçta fatura daha fazla yoksullaşma, daha fazla güvencesizleşme olarak hepimize kesildi. Maaşlarınızdaki erime yerini buharlaşmaya bıraktı. Yoksulluğumuz arttı.

Sadece son bir hafta içinde yaşadığımız fahiş zamlar refah payı aldatmacasını çoktan yutmuş bulunuyor.

Buna rağmen hala önümüze sahte enflasyon rakamlarını koyanlara,

İğneden ipliğe zam kasırgası yıllardır süren yangının ateşini her gün daha fazla körüklerken “yapılan artış ateşi bir miktar alır fakat közü söndürmeye yetmez” diyenlere

ARTIK YETER DİYORUZ!

Gittikçe ağırlaşan koşullarda bırakalım altı ay sonrasını yarın nasıl bir ülkeye uyanacağımızı bilmiyoruz.

Bu karanlık tabloda GEÇİNEMİYORUZ!  NEFES ALAMIYORUZ!

Üstümüze çöken bu zifiri karanlıktan tek çıkış yolumuz hangi sendikanın üyesi olursak olalım yetkinin asıl sahipleri olarak bir araya gelmemizden ortak mücadeleyi yükseltmemizden geçiyor!

Bunun bir adımı olarak;

“GEÇİNEMİYORUM, İNSANCA YAŞAMAYA YETECEK BİR ÜCRET İSTİYORUM” diyoruz ve yoksulluğumuzun belgesi olan bordrolarımızı yakıyoruz!