SERDAL BAHÇE: TAZE ENFLASYON ÜZERİNE KISA BİR NOT

432

Yılbaşının hemen ardından özellikle temel gereksinimlere, konut giderlerine ve ulaşım giderleri üzerindeki vergilere fahiş zamlar yapıldı. Enflasyon oranı konusunda yine TÜİK hedefe kondu (ki onun açıkladığı rakamlar bile durumun vahim olduğunu gösteriyordu). TÜİK’e göre 2021 yılı enflasyon oranı % 36,08 iken 2021 yılı Aralık ayı enflasyon oranı ise % 13,58. TÜİK’in hakkında suç duyurusunda bulunduğu Enflasyon Araştırma Grubu, ENAG’a göre ise yıllık enflasyon oranı % 82,21, 2021 Aralık enflasyon oranı ise %19,35.

Devletimiz pek akıllı tabi ki; esaslı yüksek zamları yılbaşının ertesine sarkıtarak hem yıllık ve aylık enflasyon oranlarını düşük tutmuş oldu, hem de emekli ve memura vereceği zam oranını da küçültme şansına mazhar oldu. Ancak yılbaşı piyangosundan çıkan zamların yeni yılın en azından ilk bölümünde süreceği öngörülmektedir. Göreceğiz.

Bizim burada asıl konumuz enflasyonun asıl kimi vurduğudur. Daha önceki yıllarda bu mevzuda birkaç yazı kalem almıştık. Ve o yazılarda kendisini burjuva iktisadının dışında ve karşısında yerleştirmiş sosyalist iktisatçıların temel bir tezini de aktarmıştık: Enflasyon sadece bir fiyat artışı sorunu değildir; aynı zamanda bir bölüşüm sorunudur. Hem sonuçları, hem de işleyişi ve hatta çeşitli sınıfların ona karşı gösterdiği tepkiler de bu yargımızı doğrulamaktadır.

Burada basit bir analizin sonuçlarını aktarmak istiyorum. Sevgili hocam, dostum ve yoldaşım Ahmet Haşim Köse ile uzunca bir süredir TÜİK’in yayınladığı Hanehalkı Bütçe Anketlerinden (HHBA) Türkiye kapitalizminin sınıfsal yapısını ve bu yapıdaki dönüşümü analiz etmeye çalışıyoruz. Bir süredir ara vermiştik, ancak şu aralar geri döndük ve 2018 yılı HHBAsıyla uğraşıyoruz. HHBA önemli çünkü TÜİK enflasyon hesabını bu veri setlerinden türetmektedir. Biz de uzunca bir süredir aynı anketleri daha muzır bir amaç, Türkiye’de sınıfların göreli büyüklüklerinin tespiti için kullanıyoruz. 2018 ile ilgili ilk kaba bulgulara ulaştık. Bu ilk bulgularda en geniş anlamıyla sınıfların tüketim sepetlerinin yapısına ulaştık.

2018’deki sınıfsal tüketim sepeti ağırlıklarını ve 2018 Aralık ile 2020 Aralık arasında geniş harcama kalemlerine göre fiyat artış oranlarını kullanarak 2020 Aralık ayı için genel anlamda sınıfların tüketim sepetleri içinde harcama kalemlerinin ağırlıklarını bulduk. Aşağıdaki tablo sınıfsal tüketim sepetleri içinde harcama kalemlerinin % paylarını göstermektedir.

Tablo ilginç sonuçlar vermektedir. Tüm sınıflar açısından üç kalemdeki harcamalar (gıda, konut/enerji ve ulaşım) toplam harcamaların büyük bir bölümünü kapsamaktadır. Örneğin emekçiler 2020 Aralık ayında toplam harcamalarının yaklaşık %60’ını bu üç kaleme yapmışlardır. Bu durum kapitalistler ve serbest çalışan doktorlar, mühendisler ve avukatları da kapsayan kentli profesyonel gruplar için de geçerlidir. Ancak sınıfsal farklılıkları sayılardan öte niteliksel farklılıklarda aramak gerekir. Emekçi sınıfın gıda harcaması ile aldıklarıyla kapitalistlerin gıda diye aldıkları arasında çok büyük farklılıklar vardır. Emekçiler hayatta kalmak için, kapitalistler zevk-ü sefa için tüketirler. Keza ulaşım harcamaları kapitalistlerin toplam harcamaları içindeki en büyük kalemdir; ancak onların ulaşım harcamaları ile emekçilerin ulaşım harcamaları arasındaki niteliksel farklar çok açıktır.

Daha da ilginç olanı köylülerin tüketim sepetiyle ilgili olan gözlemdir, köylüler tüm harcamalarının yaklaşık %34’ünü gıda harcamalarına yapmaktalar. Temel gıdayı üretmesi beklenen sınıfın en yüksek harcamayı gıdaya yapması herhalde Türkiye kapitalizminin yaşadığı tarımsal çöküntünün yarattığı bir anomalidir.

Bu harcama ağrılıklarını ve ENAG’ın 2021 Aralık ayı harcama gruplarına göre fiyat artış oranlarını kullanarak 2021 Aralık için sınıfsal enflasyon oranlarını hesapladık. Ancak bu hesaplamada alkollü içecekler/tütün mamulleri harcama kalemiyle eğitim harcamalarını ihmal ettik. Çünkü ENAG bu kalemler için ayrı birer fiyat artış oranı vermemektedir. Bu genel tabloyu çok da değiştirmez çünkü bu iki kalemin toplamının sınıfların tüketim harcamaları içindeki payı % 7 civarındadır. Sonuçta ortaya aşağıdaki tablo çıktı.

Görüldüğü gibi enflasyon oranının en yüksek olduğu grup köylülerdir. Bahsedildiği gibi harcamalarının en büyük bölümünü gıdaya yapan bu grup gıda enflasyonun çok yüksek olmasından dolayı en yüksek fiyat artışıyla karşı karşıya kalmıştır.

Tablodaki verilere bakılarak kapitalistlerin, kentli profesyonellerin ve hatta küçük üreticilerin de diğer sınıflar kadar enflasyondan zarar gördükleri ileri sürülebilir. Doğru ancak doğrunun en kötü cinsi; yarım doğru. Adı geçen sınıflar – emekçilerin, köylülerin, işsizlerin, emeklilerin ve çalışmayanların aksine – enflasyonist bir süreçte ürettikleri mal ve hizmetlerin fiyatlarını arttırarak kendilerini koruyabilme yetisine sahip olan sınıflardır.

Son olarak yılbaşı piyangosundan çıkan zamların ve vergi oranı artışlarının etkisine bakalım. Bu artışlar özellikle konut/enerji ve ulaşım kalemlerinde yüksek fiyat artışı anlamına gelecektir. Tablo 1’deki harcama ağırlıklarına göre bu zamlar özellikle emekçileri, emeklileri çalışmayanları ve işsizleri pek kötü vuracaktır.

5 OCAK 2022 – SOL