BARINMA HEM EN TEMEL İHTİYAÇ HEM HAKTIR! ÖĞRENCİLERE YÖNELİK BASKILARA SON VERİLMELİ, TALEPLERİ KARŞILANMALIDIR!

350

Günlerdir “Barınamıyoruz” diyen üniversite öğrencileri seslerini kamuoyuna duyurmaya çalışıyorlar. Ülkeyi yönetenler ise barınma hakkı talep eden öğrencilerin sesine kulak vermek, tıpkı yeme ve içme gibi en temel ihtiyaç olan barınma ihtiyacını karşılamak yerine öğrencileri suçlayan, hedef gösteren açıklamalara imza atmaktan geri durmuyor.

Ülkenin Cumhurbaşkanı “son zamanlarda bazı park, bahçe, buralardaki bankların üzerinde yatanlar, açık ve net söylüyorum, bunların bir kısmının öğrencilikle alakası yok. Sözde öğrenciler, aynen Gezi Parkı olayı neyse, bunun bir başka versiyonudur” diyor. İçişleri Bakanı ise  “Bunlar daha ziyade sol marjinal gruplara müzahir” gibi sözler sarf ederek kalacak yeri olmadığı için parklarda, bahçelerde, banklarda sabahlayan öğrencileri ve öğrencilerin haklı taleplerini sahiplenenleri açıkça hedef göstermektedir. Nitekim söz konusu açıklamalardan sonra öğrencilere yönelik saldırılar, gerekçe bile göstermeden yapılan tamamen keyfi gözaltılar artmıştır.

Sorun apaçık ortadadır. Kredi ve Yurtlar Kurumu’na bağlı yurtların kapasitesinin yetersizliği, özel yurtların ve ev kiralarının pandemi ile birlikte fahiş oranlarda artması yüz binlerce üniversite öğrencisini en temel insani ihtiyaç ve hakkı olan barınma hakkının önüne kalın duvarlar örülmesini de beraberinde getirmiştir.

Yaşanan sorun pandemi nedeni ile üç dönem uzaktan eğitim verilen üniversitelerin yeniden açılması ile katmerleşmiştir. Üç yarıyıl boyunca sayıları artan öğrencilerin barınma ihtiyacına cevap verecek yeni yurtlar yapılmamıştır. Bırakalım yeni öğrenci yurdu yapmayı, basına da yansıyan bilgiler yılın başında 781 olan Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı yurt sayısının bugün 768’e indiğini göstermektedir.

Dolayısıyla yapılan her üç başvurudan birisinin geri çevrildiği, öğrencilerin seslerini duyurmak için parklarda, bahçelerde, banklarda sabahlamak zorunda bırakıldığı koşullarda “Dünyanın en modern, en rekabetçi otel zincirleriyle rekabet eder durumdayız” gibi sözlerin hiçbir karşılığı yoktur.

Öte yandan öğrencilerin bugün daha yakıcı bir şekilde hissettiği yurt-barınma sorunu mevcut iktidarın emeğe, emekçi kesimlere yaklaşımından ve ideolojik-politik tercihlerinden bağımsız değildir.

Yıllardır TOKİ’lerle inşaat şirketlerinin, Hazine Garantisi verilen köprü-otoyol-şehir hastaneleri ile yandaş müteahhitlerin cebi doldurulmuştur. Ancak tüm bunlara imza atanlar, eğitimi için başka bir kentte yaşamak zorunda kalan dar gelirli ailelerin çocuğu olan, üniversite öğrencilerinin yurt ihtiyacına en başından beri kayıtsız kalmıştır.

Çünkü eğitimin her aşamasını piyasaya açmakla kalmayıp içeriğini siyasal gericilikle dolduranlar çocukları, gençleri ilkokuldan üniversiteye tarikatların, cemaatlerin ellerine teslim etmeyi görev bilmiştir. Bu görevin bir gereği olarak kamu kaynaklarının, halktan toplanan vergilerin dini vakıf ve derneklere ait yurtlara aktarılmasına devam edilmiştir. Dolayısıyla KYK yurtları önündeki uzun kuyruklar karşısında kendisine sıra gelmeyeceğini gören, kirasını ödeyebileceği bir ev bulma umudunu kaybeden öğrenciler tarikat-cemaat yurtlarına mahkûm bırakılmak istenmiştir.

En temel hakları olan barınma hakkı için mücadele eden öğrencilere ve onların haklı taleplerini sahiplenenlere yönelik nefret dilinin ve hedef göstermenin kaynağında yıllardır sürdürülen işte bu özel sermaye, tarikat-cemaat yanlısı ideolojik-politik tutum yatmaktadır.

Bir kez daha altını çiziyoruz. Barınma tıpkı yeme, içme gibi en temel ihtiyaçtır. Öğrencilere yönelik baskılara son verilmeli, talepleri karşılanmalıdır. 

Öte yandan barınma-yurt talebi sadece çaresiz bırakılan üniversite öğrencilerinin ve ailelerinin değil, kamu kaynaklarının halk yararı için kullanılmasını, parasız, bilimsel, laik bir eğitim ve demokratik- özerk üniversite demokratik bir Türkiye isteyen herkesin talebidir.

KESK olarak bu taleplere sahip çıkmaya, en temel ihtiyacı ve hakları olan barınma hakkı için mücadele eden öğrencilerin yanında yer almaya devam edeceğiz.  

Yürütme Kurulu