AZİZ ÇELİK: BU TOPLU SÖZLEŞME UNUTULMASIN!

733

6. dönem memur toplu sözleşmesiyle memurlar resmi enflasyona ve yoksulluğa mahkûm edildi. Refahtan pay alamadılar. Sendikal ayrımcılık sözleşmeye girdi. Memur Sen taleplerinde devasa indirimler yaparak hükümet tarafından verilene razı oldu.

3,5 milyona yakını kamu görevlisi (memur) ve 2,5 milyonu memur emeklisi olmak üzere yaklaşık 6 milyon kişiyi ve onların ailelerini ilgilendiren kamu görevlerinin 6. Dönem toplu pazarlığı sona erdi ve toplu sözleşme Memur Sen Genel Başkanı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı arasında imzalanarak 25 Ağustos 2021 tarihli Resmî Gazete’de yayımlandı. Bu toplu sözleşme kapsam açısından Türkiye’nin en büyük toplu sözleşmesi niteliğinde. Milyonlarca çalışanın ve emeklinin yaşam koşulları ile gelir ve bölüşüm ilişkileri üzerinde çok büyük etkisi var. O nedenle üzerinde ne kadar konuşulsa az! Önce toplu sözleşmede imzaya yetkili sendikanın ne istediğini ve sözleşmenin nasıl sonuçlandığını kısaca hatırlayalım. Hukuka aykırı 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’na göre toplu sözleşme sadece en çok üyesi olan memur konfederasyonunun başkanı tarafından tek başına imzalanabiliyor. Tek yetkili o! İsterse imzalar, isterse uyuşmazlığa gider ve Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurur. Yetkili konfederasyon uzun yıllardır Memur Sen! Demek ki Memur Sen’in ne istediğini ve ne alabildiğine bakmak lazım.

MEMUR RESMİ ENFLASYONA HAPSEDİLDİ

Memur Sen 2022 için yüzde 32,6 (yüzde17+seyyanen 600TL+yüzde 3 refah payı) 2023 için yüzde 20,5 (yüzde 17+yüzde 3 refah payı) zam istedi. Temmuz 2021’de ortalama memur maaşının 5088 lira olduğu düşünülecek olursa Memur Sen’in 2 yıl için istediği kümülatif maaş artışı yüzde 60! Peki Memur Sen ne alabildi? 1. yıl için 12,3 aldı 2. yıl için yüzde 14,4. İki yıl için kümülatif yüzde 60 istedi yüzde 28,6 aldı! (Ortalama fiili zam oranı daha düşük ancak hem talebi hem sonucu kümülatif olarak karşılaştırmak mümkün.)

Her şey bir yana bir toplu pazarlıkta başarının ilk ölçütlerinden biri sendikanın ne istediği ve ne alabildiğidir. Memur Sen 2021 için yüzde 32,6 istedi. Yüzde 62 indirim yaparak yüzde 12,3’e razı oldu. Teklifinin sadece üçte birini alabildi. 2 yıllık toplamda ise teklifinde yüzde 52’lik indirim yaptı. Yüzde 60 isterken yüzde 28’e razı oldu. Böyle toplu pazarlık olmaz. Üç isteyip bire razı olmak koyun pazarlığı bile değil. Bu sonucu başarı olarak sunanlar ya sayı saymasını bilmiyor ya da toplu pazarlığın ne olduğunu.

Memur Sen toplu pazarlık öncesinde büyümeden ve refahtan pay alma iddiasındaydı. Ancak sonuçta memur toplu sözleşmesi resmi enflasyona endekslendi ve böylece memurlar büyümeden refah payı alamadı. Dört işlem bilen herkesin anlayacağı gibi memur zamları resmi enflasyona hapsedilmiştir. Resmi enflasyonun saptanması ise hayli tartışmalı bir konu.

Toplu sözleşme sonuçları açıklanırken gerek bakan gerek sendika başkanı memurların enflasyona ezdirilmediğinden dem vurdu. Memur Sen daha ileri giderek “Bütçeden Hakkımızı Refahtan Payımızı Aldık” iddiasında bulundu (memursen.org.tr. 23.8.2021). Bu dört işlem bilmezliğe pes doğrusu! Toplu sözleşmeyi resmi enflasyona endeksle sonra da “Refahtan payımızı aldık” iddiasında bulun. Gerçekten inanılmaz! “Memuru enflasyona ezdirmedik” söylemi boş bir söylemdir. Esas olan memurun ve emeklinin refahtan pay alıp almadığıdır.

HALEP ORADAYSA ARŞIN BURADA!

Resmi enflasyona endeksli maaş zamları memuru yoksullaştırıyor. Bunun ayrıntılarını 8 Ağustos 2021’de BirGün’de “AKP’nin 20 yılında nasıl yoksullaştık” başlıklı yazımda ele almıştım. Kişi Başına milli gelir artışını dikkate almayan enflasyona endeksi zam yaklaşımı memuru da memur emeklisini de yoksullaştırdı. Kişi başına 2002 ile 2021 arasındaki milli gelir artışı ile karşılaştırıldığında memurların Temmuz 2021’deki gelirleri yüzde 28, memur emeklisi yüzde 41 daha düşüktür. Dolayısıyla ortalama memur maaşının Temmuz 2021’de 5 bin 58 TL değil 7 bin TL, ortalama memur emekli aylığının ise 3 bin 670 TL değil 6 bin 87 TL olması gerekirdi. Ortalama memur maaşı Temmuz 2021’de olması gerekenden yaklaşık 2 bin lira, emekli aylığı ise yaklaşık 2 bin 500 lira düşüktür. Siz hangi bütçe hakkı ve refah payından söz ediyorsunuz! Halep oradaysa arşın burada!

Sonuçta milyonlar kamu görevlisi ve emeklisi ile aileleri resmi enflasyona mahkûm edildi. Büyümeden, refahtan pay alamadı. Geçmiş kayıpları karşılanmadı. Ve yetkili konfederasyon Memur Sen göstermelik bir uyuşmazlık bile tutmadı. Bu sonuçları gönüllü olarak kabul etti. Bilindiği gibi 4688 sayılı yasada uluslararası hukuka aykırı biçimde memur toplu pazarlığında zorunlu tahkim uygulaması (grev yasağı) var. Sendikalar resmi olarak grev kararı alamıyor. Sadece Hakem Kuruluna başvurabiliyor. Hakem Kurulu etkili bir mekanizma olmasa da kamuoyu oluşturma ve pazarlığın etkisini artırmada kısmi bir etkisi olabilir. Memur Sen yapabileceği halde Hakem Kuruluna gitmedi toplu sözleşmeyi bilerek ve isteyerek, kabullenerek imzalandı. Grevsiz sendikacılıkla, rica ve minnet sendikacılığı ile bu kadar olur!

‘TOPLU SÖZLEŞME İKRAMİYESİ’ AYRIMCILIĞI

6. dönem memur toplu sözleşmesinde başka bir skandala daha imza atıldı. Sendikal ayrımcılık yapılarak yüzde 1’den az üyesi olan sendikaların üyeleri cezalandırıldı. Toplu sözleşmenin 23. maddesine göre 2021’de 400 TL olarak ödenecek olan toplu sözleşme ikramiyesinden sadece kurulu olduğu hizmet kolundaki kamu görevlisi sayısının en az yüzde 1’den fazlasını üye kaydeden sendikalara üye olan kamu görevlileri yararlanacak. Eski toplu sözleşmelerde toplu sözleşme ikramiyesinden bütün sendika üyeleri yararlanıyordu. Böylece yüzde 1’den daha az üyesi olan sendikaların üyeleri ikramiyeden yararlanamayacak.

Bu madde ile sendika tekeli teşvik edilirken, sendika seçme özgürlüğü toplu sözleşmeyle baltalanmış oldu. Memur Sen toplu sözleşmeden sadece kendi üyelerinin yararlanmasını savunuyor. 6. dönem toplu sözleşmesiyle sendikal ayrımcılık yolunda ilk adım atılmış oldu. Böylece küçük sendikalara üye memurlar kendi sendikalarından istifaya zorlanmış olacak.

Toplu sözleşme ikramiyesine ilişkin yüzde 1 barajı 4688 sayılı yasaya ve anayasanın eşitlik ilkesi ile sendika seçme özgürlüğünü güvence altına alan hükümlerine açıkça aykırıdır. Yüzde 1 barajı yok hükmündedir. 4688 sayılı yasanın 28. maddesine göre toplu sözleşme hükümlerinde sendika üyesi memurlar arasında ayrım yapılamaz. Sendika üyesi bütün memurlar (hangi sendikaya üye olursa olsun) toplu sözleşmenin bütün hükümlerinden yararlanır.

Toplu sözleşmelere yasaların mutlak emredici düzenlemelerine ve yasaklarına aykırı hüküm konamaz. Toplu sözleşmeler ile yasaların mutlak emredici düzenlemeleri değiştirilemez. Memur Sen ve Hükümet toplu sözleşme özerkliğini yanlış anlamışlar. Toplu sözleşme özerkliği yasaların nispi emredici kuralları (alt sınır getiren) için geçerlidir. Toplu sözleşme ile bu konularda çalışan lehine düzenleme yapılabilir. Mutlak emredici düzenlemeler/yasaklar toplu sözleşmeler ile değiştirilemez. Sayın Bakan Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri hocasıdır. Bu maddenin hukuksuzluğunu fark etmemiş olması mümkün değil.

Kamu idaresi yasanın emredici hükmüne rağmen bu ayrımcı toplu sözleşme hükmünü uygulayamaz. Uygularsa suç işlemiş olur. Toplu sözleşme ikramiyesinden sendikal ayrımcılık nedeniyle yararlandırılmayan sendika üyeleri ve ilgili sendikalar maddenin iptali için dava açmalıdır.

‘MERDİVEN ALTI SENDİKA’ GAFI

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. WVedat Bilgin 6. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinin sonuçlarını açıkladığı basın toplantısında inanılmaz bir cümle sarf etti: “Hizmet kolları düzeyinde hem genel sözleşme şartlardan yararlanma konusunda bir sendika enflasyonu var. Merdiven altı diyebileceğimiz yapılar var. Onların da önüne geçebilmek için yüzde 1 örgütlenme düzeyi olan sendikaların bundan [toplu sözleşme ikramiyesi] istifade edebilmesini kararlaştırdık” (hurriyet.com.tr 24.8.2021).

Şu ana kadar bu tuhaf ifadeye ilişkin Vedat Hocadan bir düzeltme, özür vb. bir açıklama gelmedi. TDK’ye göre merdiven altı gerekli koşullar oluşturulmadan çalışan işyeri anlamına geliyor. Yani yasalar aykırı, kaçak, kuralsız çalışan işyeri. “Merdiven altı sendika” ifadesi de kaçak, yasa dışı, kuralsız faaliyet gösteren sendika olsa gerek. Oysa bakanın suçladığı ve ötekileştirdiği sendikaların tümü anayasa ve yasalara göre kurulmuş ve yasal faaliyet gösteren sendikalardır.

Çalışma Bakanı sendikalar arasında ayrım yapamaz. Bir bölümünü suçlayamaz. Bakan eşitlik ilkesine uygun davranmak ve sendikalar karşısında tarafsız olmak zorundadır. Sayın Bilgin bu ifadesi ile sendikalar arasında taraf haline gelmiştir. Vedat Hoca bir sürçü lisan olmasını temenni ettiğimiz bu ifadesini düzeltmeli ve 60 bine yakın üyesi olan söz konusu sendikalardan özür dilemelidir. Sayın bakanın bu yaklaşımını memur toplu sözleşmesine teşmil edersek grev hakkını içermeyen, refahtan pay öngörmeyen 6. Dönem toplu sözleşmesine de “Merdiven altı toplu sözleşme” demek mümkün olmaz mı?

GÖSTERMELİK DEĞİL GERÇEK BİR İKRAMİYE

Öte yandan göstermelik toplu sözleşme ikramiyesini gerçek bir ikramiyeye dönüştürmek gereklidir. Bilindiği gibi “toplu sözleşme ikramiyesi” memurların sendika aidatlarını karşılama işlevi görüyor. 29 Ağustos 2005 tarihinde Kamu-Sen ve Memur Sen tarafından imzalanan toplu görüşme mutabakat metninin 4. maddesi ile “Sendika üyesi olan personele sendika aidatlarından kaynaklanan kayıplarını telafi amacıyla aylık 5 lira ilave ödeme yapılmasını sağlayacak düzenlemeye gidilmesi” öngörüldü. Amaç sendika aidatının devlet kesesinden ödenmesiydi. Böylece sendikalara havadan üyelikler gelecekti. Nitekim öyle de oldu. Aidatlarının devletin ödediği memurlar hükümetçe “makbul” kabul edilen sendikalara üye oldular. 2002’de 42 bin üyesi olan Memur Sen böylece 20 yılda 1 milyon üyeye ulaştı.

Ancak Anayasa Mahkemesi aidatların devlet tarafından ödenmesini sendika özgürlüğüne aykırı bularak iptal etti. İptal edilen bu düzenleme adı değiştirilerek ve hülle yoluyla “toplu sözleşme ikramiyesi” adı altında tekrar uygulanmaya başlandı. Bugüne kadar sendika aidatları düzeyinde kalan toplu sözleşme ikramiyesi bu sözleşme ile 135 TL’den 400 TL’ye yükseltildi. Ancak toplu sözleşme ikramiyesinden toplam 3,5 milyon memurun 1,8 milyonu (yarısı) yararlanamıyor. Bu yetmezmiş gibi yüzde 1 barajı ile 192 sendikaya üye 56 binden fazla memur ikramiye hakkından yoksun kaldı, sadece farklı sendika seçtikleri için cezalandırıldı. Bu açıkça sendikal ayrımcılıktır ve suçtur. Kamu görevlilerine de kamu işçileri gibi gerçek ikramiye ödenmesi gerekir. Bilindiği gibi bütün kamu işçileri ilave tediye adı altında iki aylık ücretleri tutarında ikramiye alır ve toplu iş sözleşmeleriyle bu dörde çıkar. Devletin, kamu işçisi statüsünde çalışanlara verdiği ikramiyeyi memur statüsünde çalışanlara vermemesi düşünülemez. Sendika aidatını karşılamaya dönük ve ayrımcılık yaratan göstermelik toplu sözleşme ikramiyesi yerine gerçek bir ikramiye bütün kamu görevlilerinin de hakkıdır.

30 AĞUSTOS 2021 – BİRGÜN