ADLİ DESTEK VE MAĞDUR HİZMETLERİ YÖNETMELİĞİNİN SENDİKAMIZ ÜYELERİNİ OLUMSUZ ETKİLEYEN MADDELERİNİN İPTALİ İÇİN DAVA AÇTIK…

1186

30.04.2021 tarih 31470 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Yönetmeliğinin, Sendikamız üyelerinin hak ve çıkarlarını doğrudan etkileyen maddelerinin iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle Danıştay 10. Daire’nin 2021/3984 sayılı dosyasında tarafımızca dava açılmıştır.

Psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı kadrosundaki personelin görev ve sorumluluklarına ilişkin düzenlemenin, personel aleyhine olduğu ve adli süreçte suç mağdurlarına ve adli desteğe ihtiyaç duyan kişilere sağlanacak hizmetlerin özüne ve ruhuna aykırı olduğu gerekçesiyle personelin mağduriyetinin giderilmesi açısından ilgili maddelerin iptali talep edilmiştir. 

Dava konusu düzenleme yapılmadan önce mahkemeler bünyesindeki mesleki görevlerinin yanı sıra diğer mahkemelere ve savcılık makamına özerk/bağımsız bir bilirkişi sıfatıyla bilirkişilik hizmeti de sunan pedagog, psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarının Cumhuriyet Başsavcılıkları bünyesinde görev yapmaları ve Savcılıklar tarafından görevlendirilmeleri bilirkişi raporlarının tarafsızlığına gölge düşürecektir.

Sosyal çalışma görevlilerinin çalışma şekli ve kapsamı tamamen değiştirilerek daha önce mahkeme uzmanı şeklinde bir anlamda ihtisaslaşarak Aile ve Çocuk Mahkemelerinin kuruluş ruhuna uygun olarak görev yapmaktayken müdürlük ve büro sistemine geçilerek yeni model uygulanmaya başlanmıştır. Bu yeni model içerisinde Adli Destek Görevlisi olarak tanımlanmışlardır.  Mahkemelere yapılan atamalarının kaldırılması nedeniyle tüm hukuk ve ceza mahkemeleri ile savcılıklarda idarenin tasarrufuna göre görevlendirilebilir bir duruma dönüştürülmüşlerdir.

Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüklerinin kuruluşu ile birlikte Aile, Çocuk ve Çocuk Ağır Ceza Mahkemelerinin bir anlamda yapısal işleyişi bozulmuş, ihtisas mahkemesi özelliklerini kaybetmişlerdir.

Bunun sonucunda Mahkemelerde hakim-uzman koordinasyonu dağılmış, birbirini anlama noktasında ortak dil oluşturabilme kolaylığı ortadan kalkmış, iş birlikçi çalışma süreci sekteye uğramıştır. Aynı dosya için birden fazla kez rapor alınması gereken durumlarda her defasında farklı bir Adli Destek Görevlisinden gelen rapor nedeniyle hâkimlerin kanaat oluşturma süreçleri etkilenmiştir. Bu durumun iki yönlü sakıncası mevcuttur; yargılamayı uzatmakta, aileler ve çocukları birden fazla defa adli sistem ile karşı kaşıya getirmekte ve zaten sayıca az olan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıların iş yükünü artmaktadır. Ayrıca çocuğun sürekli olarak adliyeye gelmesinin ikincil örselenmeye neden olduğu ve bu durumun çocuğun yüksek yararına aykırılık teşkil ettiği ortadadır.

Sosyal çalışma görevlilerinin atama ve çalışma usullerinde yapılan bu değişikliklerin mağdur haklarının korunmasına hizmet etmeyeceği de açıktır.  İş yükü ve atanma şekliyle sosyal çalışma görevlileri; görev tanımı, görev yeri belli olmayan, mesleğin bilimsel ve etik ilkeleri doğrultusunda çalışan işinin ehli kişiler değil, adliyedeki usullerin yerine getirilmesinde aracılık eden birer memura dönüştürülmüştür.

Adli sistem içerisinde görev yapan psikolog, pedagog ve sosyal hizmet uzmanlarının atanma usullerinde yapılan değişikliklerin ve büro tanımlarının iptal edilerek, daha önce olduğu gibi ihtisaslaşarak çalışabilecekleri şekilde mahkemelere atamalarının yapılması dava konusu yönetmeliğin ruhuna uygun olacaktır.

Sosyal çalışma görevlilerinin, uzun yıllardır sürdürülen hizmet sonucunda konusunda uzmanlaşan ve bu alanda hizmet içi eğitim gibi çeşitli eğitimler alarak adli sistem içinde yadsınamaz deneyimler kazanmış meslek elemanları olarak görevde yükselmesinin sağlanması ve uzmanlık kadrosunun tahsisi gerekirken icra ettikleri mesleğin hiçbir şekilde karşılığı olmayan “Adli Destek Görevlisi” unvanına dahil edilmeleri hukuka uyarlık göstermemektedir.

Dava konusu düzenleme psikolog, pedagog ve sosyal hizmet uzmanlarının mali ve özlük haklarına ilişkin mağduriyet yaratmaktadır.

Dava konusu yönetmelikte psikolog, pedagog ve sosyal hizmet uzmanları için 657 sayılı Yasaya uygun olarak kariyer planlaması yapılmamıştır.

Dava konusu yönetmelikte genel olarak uzmanların görev alanı genişletilerek daha önce bilirkişi olarak görüşlerine başvurulan adliyenin tüm işleri asli görevleri haline getirilmiştir.

Daha önce bilirkişilik, çocuk teslimi işlemlerinden emek ve mesai karşılığı alınan ücretlerle ekonomik kayıplar kısmen telafi edilebiliyorken şimdi bu işlemlerin tamamen asli görev haline getirilmesiyle birlikte uzmanlar maddi kayba uğratılmışlardır.

Dava Konusu Yönetmeliğin geneli incelendiğinde psikolog, pedagog ve sosyal hizmet uzmanlarına görevde yükselme imkanı tanımadığı görülecektir. Sadece taşrada kurulan müdürlüklere yapılacak müdür atamalarında görevde yükselme olanağı tanınmıştır.

Oysa ki “kariyer meslek” olarak kabul edilen psikolog, pedagog ve sosyal hizmet uzmanlarının kendi içerisinde ilerlemesi sağlanacak şekilde görevde yükselme düzenlemesi yapılmalı iken dava konusu yönetmelikte bu hususun gözetilmemesi hukuka uyarlık göstermemektedir.

Yönetmelikte ver alan iptalini istediğimiz düzenlemeler eşit durumda olanlar arasında liyakatli olanı seçmenin mümkün olmadığı, hakkaniyete aykırı sonuç doğurmaya müsait uygulamalar olduğundan Sendikamızca davanın takibi yapılacak, psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı kadrosundaki personelin mağduriyetinin giderilmesi için devam eden dava dışında çalışmalara devam edilecektir.

MERKEZ YÖNETİM KURULU