ALİ RIZA GÜNGEN: HALİMİZ YASAYA TABİDİR

287

Gıda fiyatlarında yükseliş devam ediyor.
Denetimlerin artacağı haberleri sonrası marketlerde pahalı sebze ve meyvelerin raftan indirilmesi gündeme geldi. Son on yıllarda görülmedik şeyler yaşıyoruz.
Buraya gelişi hatırlayalım:
20 Eylül 2018’de açıklanan Yeni Ekonomi Programı 2018 yılı enflasyon hedefini yüzde 20,8, 2019 enflasyon hedefini yüzde 15,9 olarak belirledi.
2018 yılı hedefine ulaşılamayacağı Ekim ayında ortaya çıkınca fiyat denetimleri yoğunlaştırıldı ve takibinde Enflasyonla Mücadele Programı ilan edildi.
Tam adıyla Enflasyonla Topyekun Mücadele Programı bir internet sitesinden kampanyaya katılan firmaları duyurdu, “mücadeleye destek veriyoruz”
banner’ları AVM’leri kapladı, mevcut şikayet hattının daha etkin kullanılacağı ilan edildi…
Ancak döviz krizinin fiyatlara yansımasına engel olmak mümkün değildi. Bu nedenle Ekim ayı sonunda vergi indirimleri devreye sokuldu. Sonrasını biliyoruz, talebin hızla düşmesi ve vergi indirimi etkisiyle, TÜİK sepetindeki ağırlıkların da katkısıyla, gıda fiyatlarının yıllık artışı yüzde 25’ler civarında olsa da yıllık enflasyonun yüzde 20,3 olarak tescili. Resmi olarak hedef tutturuldu, ancak gıda fiyatlarındaki artış devam ettiği için halk nezdinde bir karşılığı olmadı.
Türk-iş’ın Ocak 2019 Bülteni Gıda fiyatlarında yıllık artışın yüzde 24,3 olduğunu belirtiyor. Türk-İş’in yayınladığı dört kişilik bir aile için açlık sınırı da
[

üretici Tüketiciyle Buluşsa, Bir Düşünün Abiler
Ekim ayında hızla yükselen fiyatlar nedeniyle bir Hal Yasası da gündeme gelmişti. Aracılığı bitirecek, yüksek komisyonları kaldıracak, memlekette yerleşen “nereye gidiyoruz?” havası dağıtılacaktı.
Hal Yasası bölge hallerinin kurulmasını, komisyoncuların kar marjının azalmasını hatta komisyon mekanizmasının kaldırılmasını hedefliyordu. 137 sebze meyve hali, 30 bölge haline indirilecekti. Kuruluş izni Bakanlıkça verilen anonim şirketler işi devralacaktı. Kurulma ve işletilmenin TOBB koordinasyonunda gerçekleşmesi düşünüldü. Her halükarda
sorun aracılıkta, komisyonculuktaydı. Esas mesele komisyonculuğa darbe vurmaktı.
Dolayısıyla yüksek girdi maliyetlerini indirme ihtimali olmadığı için fiyat baskılaması mantığını ön planda tutan bir taslak çıktı. . . Kısa özet şu: Sebze meyve zayi oluyor, tekelleşme sağlayalım, standartlaşma getirelim, teknolojiyi kullanalım, komisyoncular da bu yapıya tüccar olarak dahil olduğunda o aracı maliyeti ortadan kalkar. . .
Kalkar mı?
AA’nın geçtiği haberde
[

, ya da Mehmet Şimşek’in çok sevdiği satın alma gücü paritesine göre kişi başı gelir hesabından ziyade soğan endeksi iş görüyor. Belki de iyi ki öyle, aksi takdirde ekonomi yönetimindekilerin beceriksizliğine işaret etmek bu kadar kolaylaşmazdı.
29 OCAK 2019 – Kriz Notları