İstanbul Havalimanı açıldı. Törende, havalimanını yapıp işletecek İGA A. Ş’nin millete daha önce küfretmiş ortağı Mehmet Cengiz de konuştu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hitaben
“Sayenizde engelleri aştık”
dedi. Engellerin ne olduğunu söylemedi. Erdoğan
“Bu sadece bir havalimanı değil bir zafer anıtıdır”
dediği projede Hazine garantisi olmadığını,
“Sadece dış hatlar yolcu başına 20 avrodan olmak üzere toplam 342 milyon avro”
garanti verildiğini söyledi.
Bu bilgiyi, belgelerle biraz genişletmeliyiz.
19 Nisan 2014’te Resmi Gazete’de bir yönetmelik yayımlandı.
Bu yönetmelik ile devlet Yap İşlet Devret (örneğin İstanbul Havalimanı) ve Yap-Kirala-Devret (örneğin Bilkent Şehir Hastanesi) modeliyle yaptırdığı projeler için çok önemli bir taahhüt verdi.
Teknik detaylarla sıkmayayım. Kısaca devlet diyor ki:
Hazine daha ne yapsın?
“Ey müteahhit; DHMİ olarak, Sağlık Bakanlığı olarak, TCDD olarak seninle imzaladığım 25 yıllık sözleşmeyi, sen zamanından önce feshedersen, kusurun olsa bile aldığın ana kredi tutarının yüzde 85’ini ben Hazine olarak üstleniyorum. Eğer sözleşme feshinde kusurun yoksa, aldığın kredinin tamamını üstleniyorum. “
Peki, İstanbul Havalimanı’nın finansmanı nereden sağlandı?
Ezberlenmiş klişelere göre, yurtdışından.
Ama İstanbul Havalimanı’nda 4. 5 milyar avro kredi sağlanan 6 banka şu isimlerden oluşuyor: Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıfbank, Denizbank, Garanti Bankası ve Finansbank. Yani, burada iktidarın Türk bankacılık sektörünü havalimanına finansman sağlaması için “motive ettiğini” söylemek, yanlış görünmüyor.
Dolayısıyla bu yönetmeliğin yürürlükte olması, bizim Hazine’nin, Cengiz-Limak-Kolin-Kalyon-Mapa beşlisiden oluşan İGA’ya bankacılık sisteminden sağlanmış krediye -erken fesih halinde- kefil olduğu anlamına geliyor.
Bu birinci fasıl…
İkinci fasıl garantiler Uygulama Sözleşmesi’nde.
12 yılda 6,3 milyar avro
“Millete hediye” diye sunulan İstanbul Havalimanı Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle yaptırılıyor. Bunun için DHMİ ile İGA bundan beş yıl önce bir Uygulama Sözleşmesi imzaladı.
“Hediye” havalimanının sözleşmesi 65 sayfa. Bütün ısrarlara rağmen bu millete açıklanmıyor. Ama bu içindeki bilgilerin sonsuza dek saklı kalacağı anlamına gelmiyor.
Misal cumhurbaşkanı dış hat giden yolcu başına devletin verdiği garantinin 20 avro olduğunu açıkladı (Biz geçen yıl açıklamıştık).
20 avronun yanı sıra, sözleşmeye dış hatlardan gelip dış hatlara giden yolcu servis ücreti de 5 avro olarak belirlendi. DHMİ’nin verdiği bu iki ücret garantisi, işletmenin ilk 12 yılıyla sınırlı (İşletme süresi boyunca iç hat yolcu sayıları üzerinden gelir garantisi verilmedi. Bunun için de 3 avro belirlendi).
Garantinin dağılımı
Sözleşmeye göre, DHMİ’nin 12 yıl boyunca İGA’ya garanti ettiği gelirin yıllar itibarıyla dağılımı:
1. Yıl: 316. 351. 3702. Yıl: 333. 847. 1403. Yıl: 350. 793. 8804. Yıl: 367. 279. 8555. Yıl: 540. 582. 9366. Yıl: 563. 060. 5837. Yıl: 585. 105. 2738. Yıl: 606. 750. 0089. Yıl: 628. 020. 18010. Yıl: 648. 935. 58011. Yıl: 669. 761. 37312. Yıl: 689. 761. 373Toplam: 6. 300. 000. 001
Gelir, bu tutarların altında kalırsa, DHMİ şirkete, üzerine çıkarsa İGA, DHMİ’ye farkı ödeyecek. İGA devletin sağladığı talep garantisi ve krediye borç üstlenimi güvencelerine karşılık, devlete toplamda 26 milyar avro kira ödeyecek. Ancak ilk yıllar için kira tutarlarının 350 milyon avro olarak belirlendiğini geçenlerde Fatih Altaylı röportajından öğrendik.
İGA, devletin verdiği bu talep garantisinin dışında asıl geliri, sözleşmede tek tek listelenmiş 23 kalem hizmetten elde edecek. Bu koşullar altında kira tutarının neden düşük tutulduğunu devlet dert etmese bile biz buradan soru olarak kayıt düşelim.
Yazının sonundaki ikinci soru ise adı bile anılmayan ölü ve tutuklu işçilere için olsun.
Eğer bu havaalanı bir zafer anıtıysa, inşaatında yaşamını yitiren ve “köle değiliz” dedikleri için tutuklanan işçileri hangi sıfatla anıyorsunuz?
31 EKİM 2018 – SÖZCÜ