OHAL hukuksuzluğuna sırtını dayayan siyasal iktidar işçilerin, emekçilerin en temel haklarını hedef almaya devam etmektedir. Son olarak 130 bin metal işçisinin 2 Şubat’ta başlayacak grevi Bakanlar Kurulu tarafından yasaklanmıştır.
Bilindiği üzere işçi sendikaları Türk Metal, Birleşik Metal İş ve çelik İş ile metal patronları sendikası Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 1 Eylül’de başlayan Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmeleri işverenin hem sefalet zammı teklif etmesi hem de 3 yıllık sözleşme dayatması sonucu tıkanmıştır. 130 bin işçiyi kapsayan TİS’in tıkanması sonucunda 3 işçi sendikası 2 Şubat’ta greve başlama kararı alırken metal patronları sendikası MESS ise iki gün önce yaptığı açıklama ile lokavt kararı aldığını ilan etmiştir.
Metal işçileri işverenin lokavt tehdidine rağmen mücadele kararlılığını sürdürürken patron sendikasının imdadına yine AKP hükümeti yetişmiştir. Bugünkü Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile 2 Şubat’ta başlayacak metal grevi ‘milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğü’
gerekçesi ile Bakanlar Kurulu kararıyla ertelenmiştir.
Bugün açıklanan Bakanlar Kurulu kararının iki gün önce yani MESS’in lokavt kararını açıkladığı tarihte alınmış olması manidardır. öte yandan Bakanlar Kurulu’nun ‘grev erteleme’ kararının fiilen grev yasağı olduğunu bilmeyen yoktur. Bugün 130 bin işçiyi kapsayan grev dahil olmak üzere AKP iktidarı döneminde, 6’sı OHAL döneminde olmak üzere toplam 14 grev ‘erteleme’ adı altında yasaklanmıştır. Tüm yasaklamalarda grevlerin
“milli güvenliği, genel sağlığı bozucu nitelikte”
olduğu gerekçeleri ileri sürülmüştür.
Oysa Türkiye’de milli güvenliği de genel sağlığı da kamu düzenini de bozanlar ne işçilerdir ne de emekçilerdir.
Sefalet zamlarına,
kölece çalışma koşullarına karşı insanca çalışma ve insanca yaşam talep eden Metal işçilerinin grev hakkının “milli güvenliği bozucu nitelikte” denilerek yasaklanması kabul edilemez.
Bu ülkede milli güvenliği de genel sağlığı da kamu düzenini de bozanlar:
–
İşçilere, emekçilere 19. Yüzyıl kölelik koşullarını dayatıp buna karşı hak arama yollarını kaptan, OHAL’i grevleri engellemek için sürdürdüklerini açık açık itiraf eden, anayasaya aykırı olarak çıkardıkları KHK’ler ile mevcut grev yasaklarının kapsamını daha da genişletenlerdir.
– Sermayeye- patronlara teşvik üstüne teşvik veren, vergi ve prim borçlarına af üstüne af çıkartıp bütün yükü işçilerin, emekçilerin sırtına yıkanlardır. Toplumun farklı kesimlerini karşı karşıya getiren kutuplaştırmada, içeride ve dışarıda izlediği savaş ve çatışma politikasında ısrar edenlerdir.
– Kayıt dışı, taşeron, esnek ve güvencesiz çalıştırma biçimlerini yaygınlaştırarak ülkeyi sermaye için ucuz iş gücü cennetine çevirenlerdir.
– İşçilerin, emekçilerin insanca çalışma ve yaşam taleplerine kulak tıkayan, sendikal mücadelesini ‘suç’ olarak görenlerdir.
ülkede hayata geçirilen tüm emek düşmanı politikaların altında imzası olanların işçilerin anayasal hakkı olan grevleri
‘milli güvenliği, genel sağlığı bozucu nitelikte’ diyerek yasaklaması kabul edilemez.
OHAL-KHK rejimi ile ihraç edilen 4. 218 yönetici ve üyesi şahsında sendikal mücadelesi hedef alınan bir konfederasyon olarak, KESK olarak,
metal işçilerinin anayasal hakkı olan grevin
yasaklamasını kınıyoruz.
Anayasal bir hakkın kullanılmasının böylesine pervasızca engellenmesine karşı metal işçilerinin hak arama mücadelesinin yanındayız.
Yürütme Kurulu