87px; Hepimiz bir araya gelirsek, birlikte direnirsek, Renault işçisi kazanır.
Renault işçilerinin 2015 Mayıs ayındaki ek zam talepleri karşılanmadı. Yılbaşında açıklanan asgari ücretteki artış diğer işçilere yansıtılmadı.
İşçiler bu hak gasplarına karşı sendikaları Birleşik Metal İş’le beraber mesaiye kalmama benzeri eylemler yaptıkları süreçte Renault’un patronu 28 Şubat’ta “teknik arıza” gerekçesiyle üretime ara verdi. Ertesi gün anlaşıldı ki, aralarında işçilerin sözcülerinin de bulunduğu 10 kişinin iş akitleri telefon mesajıyla feshedilmiş. Basına yansıyan ise; Türk Metal’in, çalışma Bakanı Süleyman Soylu’yu aradığı ve bu işçilerin işten çıkarılması için ricada bulunduğu, çalışma Bakanının işvereni araması ve mesajla ricanın yerine getirilmesi.
Bu gelişmeler üzerine arkadaşlarına sahip çıkan işçiler, işyeri önünde eylem yaptıkları esnada polisin avaz avaz “gaz atın, gaz atın” naraları altında gazlı joplu saldırısına maruz kaldılar. . Yirmi bir işçi, bir kısmı gece yarısı evleri basılarak gözaltına alındı ve mahkemeye sevk edildi. 150 civarında işçinin işten çıkartılacağı, işten atmaların devam edeceği konuşuluyor. Bu saldırıların nedeni: İşçilerin, sendika seçme ve kendi temsilcilerini belirleme, seçme hakları ve özgürlüklerinin de engellenmesidir. çünkü; 29 Şubat günü yapılması gereken işçi temsilci seçimi bu saldırılarla engellenmiştir. Böylece işyerinde hiçbir üyesi kalmamasına karşın, işbirlikçi-gangster Türk Metal, hala yetkili sendika olarak gösterilmek istenmektedir.
Hiç yabancı değiliz. Her zaman olduğu gibi bu saldırı sürecinde de
hükümetin sermaye lehine doğrudan işin içinde olduğunu biliyoruz. Bunu sadece işçilerin gözaltına alınması ve gazlı saldırı yapılmasından değil, 2 bakanın Renault yetkilileri ile yaptıkları toplantıdan, çalışma Bakanlığı müfettişlerinin 15 gündür “inceleme yapıyoruz” adı altında fabrika yönetimini baskı altına almasından biliyoruz. Saldırı bu görüşmelerin ardından yapılmıştır. Dolayısıyla, işçilere yönelik saldırı Hükümet, MESS,
Türk Metal ve Renault patronunun işbirliği ile sürdürülmektedir.
Renault işçileri, atılan arkadaşlarının işe iadesi için,
ücretlerindeki hak kayıplarının telafisi için, sendikalarını ve kendi temsilcilerini seçme özgürlüğü için direniyorlar.
Renault işçilerine yönelik sermaye güçlerinin bu birleşik saldırısına karşı, biz de işçiler, emekçiler ve emek-demokrasi güçleri olarak birleşik bir mücadeleyi büyütmek zorundayız. Bu saldırılar; işçilerin iş güvencesi anlamına gelen kıdem tazminatı gaspı ile güvencesizleştirme, kiralık işçilikle köleleştirme, taşeron çalışmanın çalışma biçimi haline getirilmesi, kuralsızlaştırma, 657’deki iş güvencesinin kaldırılması ve başbakanlık genelgeleri ile devam ediyor. Renault işçilerine dönük saldırı bütün işçi emekçilere, emeğe yapılmış bir saldırıdır. Bu nedenle, Renault işçilerinin direnişini sahipleniyoruz, bütün işçi ve emekçileri, sermaye sözcüsü bu siyasi iktidarın ötekileştirdiği herkesi omuz omuza mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.