Et fiyatları uçtu. Sebze meyve fiyatları roketledi!
Etten başlayalım. Etin kilosu çok değil daha ocak ayında markette 31. 44 TL idi. Dana eti şuan 36 TL’den satılıyor. Kırmızı etin market fiyatı ocak ayından bu yana yüzde 20 zamlandı. Bu artış topu topu iki ayın içinde oldu. Yine iki ay gibi kısa bir süre zarfında karkas etin kilogram fiyatı 20. 58 TL’den 22. 58 TL’ye çıktı.
Bir yıl önce dana etinin fiyatı 25. 94 TL idi. Bir yılda dana etinin kilosu 10 TL zamlandı. Beş yıl içinde ise etin fiyatı yüzde 219 arttı. Bu artışlara bakıldığında ette işlerin iyi gitmediği açık. Et fiyatlarının böylesi yükselmesi hakkında uzmanların söylediği başka,
besicilerin
bir başka, etçilerin söyledikleri ise bambaşka. Besicilere göre, etçiler et fiyatını bilerek yükseltiyor. Fiyatları yükselterek et ithalatının tam serbestleşmesine çalışıyorlar. Besicilerin iddiaları bu…
Etçiler ise, besicilerin fırsatçılık yaptığını, fiyat yükselttiklerini iddia ediyor. Birbirlerine yaptıkları bu eleştiriler, durdukları yere göre haklı olabilir. Onlar kendi keselerini düşündüklerinden/düşüneceklerinden haklılıkları halkın çıkarına olması elbette beklenemez, beklenmemeli de. Ayrıca gıdada yaşadıklarımızın gerçekliği bu temin edici şirketlerin çekişmelerinden birinin haklı olmasında yatmıyor.
Gerçekler ne peki?
Dolar TL karşısında değer kazanıyor. Bu yem maliyetini artırıyor. Et üretiminde maliyetin yüzde 70’den fazlası yem. Yemin hammaddesi ise ithal ediliyor. Karşılığında dolar ödeniyor. Dolar arttıkça yemin fiyatı artıyor ve bu da et fiyatlarını yükseltiyor.
O zaman ne yapmalı?
Demek ki, hayvanlara dışarıdan lokantaya yemek siparişi vererek, karınlarını doyurmayacağız. İthal yem hammaddesi ile sağlanan fenni yemleri hayvanlara vermeyeceğiz, onları öyle beslemeyeceğiz. Açık büfe yemekler yedireceğiz, yani merada otlatacağız, otlaklardan ve yetiştirdiğimiz/ yetiştireceğimiz yem bitkilerini önlerine koyacağız. öyle besleyeceğiz. Ayrıca et fiyatları böyle yükselince damızlıklar kesime kasaplığa gider. Bunu damızlık sahiplerine vereceğimiz desteklerle engelleyeceğiz. Yoksa hayvan yetiştiriciliği son bulur, hayvan üretimi durur, meydan sadece ithalatçılara kalır. İşin içinden çıkılmaz sonra. Sebze ve meyve fiyatları da alabildiğine uçtu. Yakalayabilene aşk olsun. Bu konuda gerekçeler şöyle dile getiriliyor: Kuraklık, kötü hava koşulları, doların yükselmesi v. s. fiyatları yükseltti. Bunlar fiyatların yükselmesinde elbette etken, ama tek başına değil.
Ne peki?
üretici ile tüketici fiyatlarının arasında dağlar kadar fark var. Bakın üretici fiyatlarıyla domatesin fiyatı 1. 51 TL, satışı, 3. 34 TL, salatalık üretici fiyatı 1. 63 TL, satış fiyatı 3. 81TL, sivri biberin üretici fiyatı 2. 28 TL, satış fiyatı 4. 59 TL, ıspanak üretici fiyatı 0. 85 TL, satış fiyatı 2. 57 TL, pırsa üretici fiyatı 0. 77 TL, satış fiyatı 2. 35 TL, lahana üretici fiyatı 0. 42 TL, satış fiyatı 1. 50 TL, portakal üretici fiyatı 0. 50 TL, satış fiyatı 2. 25 TL. Görüldüğü üzere üretici ile tüketici fiyatı arasındaki fark yüzde 100’ün üzerinde, bazı ürünlerde yüzde 300’e varıyor. Burada açıkça üretici ile tüketici arasındaki aracıların kaldırılması, üreticilerin kooperatifleri ile tüketici kooperatiflerinin doğrudan teması sebze ve meyve fiyatlarını doların yükselmesine, kuraklığa, kışa kıyamete rağmen düşürür. Gelin serbest piyasa trenini seyretmeyi bırakalım. Fakirin sofrasını vurgun yemeden ve vurgunculardan kurtaralım.
06. 03. 2015 – öZGüR GüNDEM