Değeri önce 37 milyon lira olarak saptanan arsa, üç yıl sonra 17 milyon lira azalmış olarak satışa çıkarılıyor, ihaleyi BİM alıyor
Bugün; bankacılık krizinin, pek az tartışılan ama bir o kadar da çarpıcı sonuçlar üreten bir yönüne; mülkiyet dönüşümü ve hukuk güvenliği boyutuna dair bir dosyayı paylaşacağım.
Konu, İstanbul’da 3. anayola ve 3. köprüye yakın bir arsanın ihale öyküsü.
Kriz döneminde, kamu alacağının tahsili amacıyla, -bütün banka patronları gibi- sahibi olduğu bankanın (İktisat Bankası) yanı sıra, mal varlığına da el konulan işadamı
Erol
Aksoy‘un Boğazköy’deki 55 bin metrekarelik arsası. . .
önce üstünden üç yıl geçmesine karşın, haber değeri özelliğini koruyan gelişmeyi paylaşalım:
Arsa, görevi kamu alacağını tahsil etmek olan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) açtığı ihalede, 16 milyon 250 bin TL bedelle BİM’e satılmış.
Şimdi de gelelim, bu arsanın değerinin satış öncesinde nasıl düştüğüne, satış sonrası açılan davadaki iptal kararına karşı, TMSF’nin takındığı tutuma. . .
(Aktaracağım gelişmelerin tümü, İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nin iptal kararından. )
– Aksoy’un şirketlerinden Showpa mülkiyetindeyken TMSF’ye geçen Arnavutköy- Boğazköy’deki toplam yaklaşık 55 bin metrekarelik taşınmaz, üç ayrı parçadan oluşuyor.
TMSF, taşınmaza ilişkin ilk değer tespitini 2008’de, Değer Gayrimenkul Şirketi’ne yaptırıyor. Takdir edilen değer: 37 milyon 72 bin TL. TMSF’nin bu tutarı dikkate alarak belirlediği
“muhammen bedel”
üzerinden,
“Showpa
AŞ Ticari ve İktisadi Bütünlük”
adıyla açtığı ilk ihalede alıcı çıkmıyor.
– Bir yıl sonra Temmuz 2009’da, bu kez Harmoni Gayrimenkul Değerleme Şirketi’ne ikinci tespit yaptırılıyor. Bu kez taşınmazların toplam değeri, 20 milyon 987 bin TL. Yani ilk değerlemeye göre, taşınmazın değeri 17 milyon TL birden düşüyor. Ancak bu değerle yapılan ihalede de alıcı çıkmıyor.
– Aralık 2011’e geliyoruz. TMSF bu kez üç arsayı bir araya getiriyor. Talip çıkmayan ihalelerde
“Showpa AŞ Ticari ve İktisadi
Bütünlük”
olan taşınmazın adı,
“BoğazköyGayrimenkulleri Ticari ve İktisadi Bütünlüğü”
olarak değiştiriliyor. Ve Harmoni Gayrimenkul Değerleme Şirketi’ne ikinci, toplamda da üçüncü değer tespiti yaptırtıyor.
Aradan üç yıl geçmiş olmasına karşın,
bu kez arsaların toplam değeri, 10milyon 789 bin TL olarak takdir ediliyor.
(İlk değer takdiriyle kıyaslandığında, 27
milyon TL’lik bir kayıp)
İlk rakamın yarısının altına
– Bu kıymet takdirinin ardından TMSF, arsaları 15 milyon TL muhammen bedelle satışa çıkarıyor. 23 Ocak 2012 tarihinde açık artırma usulü yapılan ihaleye üç şirket katılıyor. Ve ihale, 16 milyon 250 bin TL ile BİM Birleşik Mağazalar AŞ’de kalıyor.
TMSF Fon Kurulu, 2 Şubat 2012 tarih ve 42 sayılı kararla, bu ihaleyi onaylıyor.
Aksoy dava açtı, satış iptal edildi
– Erol Aksoy, ihalenin iptali için dava açıyor. Son değer takdiriyle saptanan muhammen bedelin gerçeğe aykırı ve düşük olduğunu, önceki değerlemelerde taşınmazın değerinin daha yüksek olduğunu, arsaların 3. anayola ve 3. köprüye olan mesafesinin dikkate alınmadığını belirtiyor.
– İstanbul 8. İdare Mahkemesi, ihaleyi iptal ediyor. 14 Şubat 2014 tarihli mahkeme kararında, TMSF mevzuatındaki,
“Bütünlük
oluşturan mal, hak ve veya varlıkların ayrı
ayrı kıymet takdirleri yapılmışsa bu değerlerin
esas alınacağı ve kıymet takdirinin yeniden
yapılamayacağı”
maddesi hatırlatılıyor. Kararda
“Sadece isim değiştirerek yeniden
kıymet takdiri yapılamaz”
denilerek şu vurgu yapılıyor:
‘Arsanın değerini düşürmek kamuyu zarara sokar’
“3. kıymet takdiriyle belirlenen bedelin, 1.
ve 2. kıymet takdiriyle belirlenen bedeldendüşük olması nedeniyle, bu bedel üzerinden
takdir edilen muhammen bedel ileyapılan ihale sonrası satış yapılması, banka
zararının daha az bir kısmının tahsiline netice
verileceğinden, kamunun zarara uğrayacağı
tartışmadan varestedir. “
Yani? Mahkeme TMSF’ye,
“Düşük bedeli
ihaleyi esas alırsan, banka zararının dahaazını tahsil etmiş olursun. Dolayısıyla kamuyu
zarara uğratmış olursun”
diyor.
TMSF ‘Mahkeme kararını uygulamam’ demiş
Karardan haberdar olunca, akıbetini öğrenmek üzere Erol Aksoy’u aradım.
Aksoy, TMSF’ye başvurup kararın uygulanmasını, yani ihalenin iptalini istemiş. Fakat -yakın bir zamanda- TMSF’den
“Kararı
uygulayamayız”
cevabını almış.
Gerekçeleri ise bu cevaptan çok daha ilginç.
TMSF’den gelen 8 Aralık 2014 tarihli yazıda, mahkeme kararı uygulanırsa, BİM’in kazanılmış hakkına zarar verileceği belirtiliyor. Ve eğer yargı kararı uygulanırsa, kamu kurumlarının yapacağı ihalelerde katılımın azalacağı, bunun da kamu zararının tahsilini sekteye uğratacağı savunuluyor. . .
TMSF yazısının ilgili bölümü şöyle:
Kamu zararının tahsili aksarmış
“Bahse konusu karar ile Boğazköy Gayrimenkulleri
Ticari ve İktisadi Bütünlüğü’nünhalihazırda mülkiyetinin, ihale alıcısı üçüncü
şahısta olması, iptal kararının uygulanması
halinde, ihale alıcısı üçüncü şahsın kazanılmış
haklarına zarar verilmemesi yönündeki hâkim
görüşe aykırı olacak olması, ayrıca
‘kamuya güven’ilkesine inanarak 23 Ocak 2012 tarihli
ihaleye girerek taşınmazları satın alan ihalealıcısı nezdinde oluşacak zedelenme neticesinde
kamu kurumları tarafından yapılacak
ihalelere katılımı azaltıcı etkisi olacağı ve bu
durumun, kamu zararının tahsili sekteye
uğratacak olmasından hareketle İstanbul 8.
İdare Mahkemesi’nin iptal kararının yerine
getirilmesinin hukuken mümkün olmaması
nedeniyle iptal kararının uygulanmamasına
karar verilmiştir. “
Erol Aksoy, bu gerekçenin hukuk mantığı açısından kabulünün imkânsız olduğunu belirterek
“Evet alanın (BİM’in) hakkı var
desek bile, ortada inanılmaz bir hukuki ayıpvar. TMSF bu yazısıyla
‘Danıştay’dan bana ne’
diyor”
yorumunu yaptı.
Aksoy’a arsanın şu andaki değerini de sordum, şu yanıtı verdi:
“Bir kere arsanın değeri, TL bazında üçte
bir, dolar bazında dörtte bire inmiş. Şu aniçin benim tahminim, arsanın değeri 100
milyon TL’nin üzerindedir. Etrafındaki arsaların
değeri yüzde 400 arttı. “
Kamu alacağı, hepimizin parası anlamına gelir.
TMSF’nin vakti zamanında olağanüstü yetkilerle donatılmasının tek sebebi buydu:
Kamu alacaklarının en yüksek tutarda tahsil edilmesini sağlamak.
Fakat bugün, çevresindeki bütün arsalar değer kazanırken kamu alacağına konu bir arsanın, değerinin üçte bire düşürülerek satışına tanıklık ediyoruz.
Daha kötüsü, satışı
“kamu zararı doğar”
diye iptal eden mahkeme kararını,”uygulamam”
diyen bir TMSF’ye.
Acaba bu bir
“hesaplı alışveriş”
mi?
27. 12. 2014 – CUMHURİYET