KAMİL TEKİN SÜREK: YİNE KIDEM TAZMİNATI (30. 10. 2014)

230

Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanı tekrar kıdem tazminatı fonunu gündeme getirmiş. Fonu 2015 Genel Seçimlerinden sonra gündeme getirecekmiş.
Radikal’in haberine göre Bakan çelik şöyle demiş: “Defalarca söyledim. İşçilere, sendikalara anlattım. Dedik ki, ‘Kıdem tazminatı sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. Bunun için kavgaya, yürüyüşe, patırtıya gerek yok. Oturup masada konuşmamız lazım. ‘ Gebze’de fabrika kapanmış, 617 işçi çalışma Bakanlığının önünde. Buyurun hoş geldiniz. ‘Fabrikamız kapandı, emekli olmak için 37 günüm vardı, 105 milyon lira da alacağım vardı patrondan. ‘ Nereden verelim tazminat, veremiyoruz. Diyoruz ki 30 yıl çalışıp 30 yıl işçinin alın teri ve emeğinin heba olmasına tahammül edilemez. İşçi sendikaları, işverenler tahammül etmemeli. Nasıl her ay maaşını ödüyorsa, nasıl her ay sigorta primini yatırıyorsa, bireysel hesabına kıdem tazminatı fonu kendi hesabına. Ahmet mi adamın adı, Ahmet’in hesabına ne kadar yatacaksa onu aylık olarak yatırmamız gerekiyor. Patron iflas etse de, işyerini kapatsa da onun bireysel hesabında parası tazminatı güvence altında olur. “
Bakan yine demagoji yapıyor. Hem de Ermenek’te işçiler 325 metre yerin dibinde kurtarılmayı beklerken.
Bakanın söylediklerine kimse itiraz etmiyor. Fakat, Bakan ve patronlar Bakanın anlattığı “Fon Sistemi”nde şu anda bir sene için bir aylık brüt maaş olan kıdem tazminatını indirmek istiyor. Patronlar her sene için “Kıdem Tazminatı Fonu”na bir aylık brüt maaş kadar prim yatırsa kimse karşı çıkmaz.
12 Eylül’den bu yana işçi hakları sürekli gasbediliyor. 12 Eylül öncesi toplu sözleşme ile bazı sendikalı işçiler kıdem tazminatını her sene için iki maaş (hatta üç maaş) olarak alıyor ve 25 sene çalışıp emekli olan bir işçi aldığı kıdem tazminatı ile kendine ev ve araba alabiliyor ve emekli maaşı ile bugüne göre çok daha iyi koşullarda yaşayabiliyordu. Hatta, Kenan Evren 12 Eylül darbesinden sonra “Bir otel çalışanı dahi benden daha çok emekli ikramiyesi ve emekli maaşı alıyor” diye demagoji yapıyordu.
30 senede patronlarla, hükümetleri işçi ücretlerini kuşa çevirdiler. Sosyal hakları birer birer gasbettiler. Her yıl bu kadar büyük rakamlarda iş cinayetleri patronların işçi maliyetlerini kısması nedeniyledir. Taşeron işçilik bu nedenle yürürlüğe sokulmuştur.
AKP Hükümeti son 30 senede patronların lehine, işçilerin aleyhine en çok gayret gösteren hükümettir. AKP’nin öne çıkan ekonomi politikalarından biri rantçılık ise, diğeri işçi düşmanlığıdır. Bir taraftan emekçilerin dini duygularını istismar ederek milyonların oyunu alırken, diğer taraftan işçi emekçi düşmanı politikalarda zirve yapmıştır.
Kıdem tazminatına yönelik gasp girişiminin ise 2015 seçiminden sonra gündeme getirileceğinin söylenmesi ise itiraf niteliğindedir. Bakanın bu sözleri seçimlerde hatırlatılmalı ve işçi sınıfına iyi anlatılmalıdır.
30. 10. 2014 – EVRENSEL