Dünyaya yön veren “imparator”
ABD’nin
küresel kriz sonrası çaptan düştüğünü, ama
güç
restorasyonu
için çabaladığını biliyoruz. Tarihin her kritik dönemecinde olduğu gibi, bu dönemeçte de dünya güç dengeleri yeniden belirleniyor; ABD tökezlerken başka güçler öne çıkıyor;
Almanya ve Rusya‘dan söz etmiştim; sıra
çin’de…
çin’in özellikle son 20 yılda, dünya ekonomisinin etkili bir aktörü durumuna geldiği ve 1 milyar 355 milyon nüfuslu bu devin 9,3 trilyon dolarlık bir milli gelir ile ABD’nin hemen arkasında
2. sırayı
aldığı biliniyor. Daha 2003 yılında çin milli geliri ABD’ninkinin yüzde 15’iydi; 2013’te ise
yüzde 56’sı…
çin’de kapitalizm….
SSCB’nin dağılışı ile birlikte,
Mao‘nun ölümü sonrasında
Deng Xiaoping’in
öncülüğünde başlatılan, adı konulmasa da “kapitalizme dönüş”, 1990 sonrası hızlandırıldı. Sosyalizmin “reel” uygulamasından umudu kesen çKP yöneticileri, mülkiyette “devlet kontrolü”ne önem ve ağırlık verseler de piyasaya, ticarileşmeye, dünya kapitalizmi ile bütünleşmeye yelken açtılar, hem de ne yelken!…
Sekiz yüz milyon
işgücü var bugün çin’de ve işsizlik sadece
yüzde 4. Böyle bir ülkenin yabancı sermayenin her türüne kapılarını ardına kadar açmasının, çok düşük ücretlerle dünya pazarına dönük mal üretmesinin sonucu, elbette
yıllık yüzde 10’u
bulan büyüme olacaktı. Dile kolay, köylerden kısa sürede 250 milyon kişi akıp gelecekti üretim sahalarına ve çoğu güvencesiz olarak neredeyse karın tokluğuna çalışmayı kabul edeceklerdi.
Dünya ile bütünleşme
çin’deki doğrudan yabancı sermaye, Almanya’nınkine yakın; 1,4 trilyon dolar… çin’in dışa yatırımları ise 600 milyar dolara yakın. özellikle madenlere, hammadde kaynaklarına yatırım yapıyor çin. Dünyanın 1 numaralı ihracatçısı çin, 2,2 trilyon dolarlık ihracata karşılık 2 trilyon dolarlık ithalat yapıyor ve sonuçta, yılda 200 milyar dolara yakın
cari fazla
veriyor. Doğrudan yabancı yatırımcı kadar bankalar da kredi musluklarını açtı çin’e, dış kredi stoku 863 milyar doların üstünde. Dünya ekonomisi ile böyle bir bütünleşme, çin’i özellikle dayanıklı-dayanıksız tüketim mallarında
dünyanın atölyesi
durumuna getirdi. Ama yavaş da olsa çin, ağır sanayilere, ileri teknolojiye de yatırıma yöneldi. İşgücünün yüzde 34’ü hala tarımda, yüzde 30’u sanayide, hizmetlerde de yüzde 36 işgücü var. çin, yoksulluk ve işsizliği aşağıda tutuyor ama yüksek gelirli bir zümrenin oluşumunu da engellemiyor. En alttakilerle en üsttekiler arasında fark hızla büyüyor (Gini katsayısı 47; ABD’nin 45, Rusya’nın 42, Almanya’nın 27)
Sorunları…
çin’in önündeki sorunlardan biri iç pazarı derinleştirecek bir
tüketici kitlesi
yaratamamış olması; halk gelecek korkusu ile biriktiriyor; çin’intasarruf
oranı
yüzde 50;
Türkiye’ninki yüzde 13…
Görece iyi tüketen bir sınıf yaratamaması ilerisi için handikap görünüyor. Doğum kontrolünü başardılar, şimdi yaşlanan nüfus derdi bekliyor. Devlet, temel hizmetleri karşılıyor ve bütçe açık vermiyor, kamu borcu da milli gelirin yüzde 24’ü gibi düşük bir oranda. Enflasyon kontrol altında; yüzde 2,5. Bunlar, çin’e sermaye çeken göstergeler.
BRICS…
çin, dünya kapitalizmi ile bütünleştirdiği, 800 milyon işgücüyle büyüttüğü ekonomisini, durmaksızın genişletmek zorunda. Bu, ülkesinde çok önemli çevre, doğa tahribatı yarattığı gibi, dünyanın kaynaklarına da ihtiyaç duymak demek. Haliyle dünya gücü olmak, böyle bir ülke için neredeyse
zorunluluk. Dünyanın ikinci büyük ham petrol; 6. doğalgaz
ithalatçısı.
Bağımlı yani…
Askeri
harcamaları milli gelirinin yüzde 2’si ama artırma çabasında…
ABD’nin hükümranlığı karşısında Rusya ile yanlarına
Hindistan ve Brezilya’yı
alarak 2009’da kurdukları
BRIC‘a, 2010’da da
G. Afrika
dahil oldu Böylece BRICS adını alan birlik, dünya nüfusunun yüzde 43’ünü, dünya hasılasının da yaklaşık dörtte birini üreten bir blok durumunda.
Bu blokun en yakın icraatları altyapı yatırımlarına destek verecek
Yeni Kalkınma Bankası‘nın kurulması ve
Acil Döviz Fonu
oluşturulması oldu. Bu iki işlevin yıllardır
Dünya Bankası ve IMF
tarafından yerine getirildiğini biliyoruz. Bu kurumlara alternatif yaratıldı denilse de tam öyle değil; çünkü özellikle çin, bu kurumlarda zaten etkili. Yine de böyle yeni bir finansal yapılanmaya gitmiş olmaları önemli.
ABD izliyor…
çin’in bir dünya gücü olması,
Yuan’ın, dünyada kabul görmesine de bağlı. . Dolar/Avro dışı paraların dış ticarette ağırlığının artması kaçınılmaz ve Yuan yavaş yavaş kendini kabul ettiriyor zaten.
çin, kendisinde eksik olan enerji kaynakları ve silah gücünü, müttefiki Rusya ile tamamlama yolunda;
Almanya ise çin
için önemli bir partner. İthalatında şimdilik yüzde 5 payı olan Almanya ile dış ticaretini ve diğer ilişkilerini artırma yolunda. Almanya’nın Rusya’ya yanaşması ile çin’in Almanya flörtü BRICS üstünden de artacak gibi.
Bütün bunları, çaptan düşen ABD yakından izliyor ve yeni güç odaklarının kendisini daha da arkaya itmelerinden haklı bir endişe duyuyor…
04. 08. 2014 – SÖZCÜ