AYDIN ENGİN: OKUYUN, AĞLAMAYIN, BECEREBİLİRSENİZ GÜLÜN'(29. 07. 2014)

232

Bayramın ikinci gününde ağzınızın tadını kaçırmak gibi kötü bir niyetim asla yok. Tersine belki biraz gülümsetirim niyetiyle yazıyorum. ötesi artık size kalmış.
Buyrun…
Yine yargı erkinden, yargıda, hele hele yüksek yargıda olup bitenlerden, adaleti ete kemiğe büründürmekle yükümlü yargıç ve savcıların “hal-i pürmelal”inden (=çok keder verici hâlinden) söz edeceğim.
“Taktın” diyeceksiniz.
Evet taktım. çünkü takmak, hem de hiç ara vermeden takmak gerek.
Yargı bu. “Şu kadar yıl hapis” der; dedi mi
ne yapsan nafiledir, kaçamadın mı o kadar yılı kodeste geçirirsin. Eh, taksit taksit de olsa epey yılı kodeste geçirmiş biriyim, elbet korkarım, o yüzden de elbet takarım…
Yargıda, adalet aygıtında olup bitenler 17 Aralık’tan sonra iyice çığrından çıktı, bugünlerde ise
artık komedi mertebesine ulaştı.
öyle ki bu günlerde herhangi bir hukuk fakültesinde hukuk eğitimi gören öğrenciler, hocalarına dönüp “Hocam siz ya palavra atıyorsunuz ya da başka bir ülkeden söz ediyorsunuz. Anlatıp öğrettiklerinizle Türkiye’de olup bitenler arasında uçurumlar var” deseler, hocaların verecekleri cevap yok.
Mesela hukuk fakültelerinde okutuluyor:
“Savcı
devlet adına yurttaşın Anayasadaki haklarını korumak; suç ihtimali olan eylemleri, etkinlikleri, edimleri soruşturmak; soruşturma sonunda yasaya aykırı davrandıklarını saptadıklarınıkamu adına
cezalandırılmalrı için yargıç karşısına dikmekle
yükümlüdür. Tümüyle bağımsızdır ve hiç bir kişi yada makam onu yönlendirme, etkileme, hele hele emir verme hakkına sahip değildir. Nitekim o yüzden onlara
savcı denmez,
cumhuriyet savcısı
denir…”
Okulda bunu belleyen öğrenci gazetede okuyor:
“… Adana ve Hatay’da MİT’e ait, El Kaide’ye götürülmek üzere ağır silah dolu olduğu iddia edilen TIR’lara ilişkin soruşturmayı yürüten Adana Savcısı
Aziz Takcı, Adana operasyonu sırasında TIR’larda arama yapılmaması için dönemin Adana Valisi
Hüseyin Avni Coş‘un Başbakan
Tayyip Erdoğan‘dan ‘Bu araçlar MİT’e ait, biz görevlendirdik. Bu konuda yasa çıkaracağız. Hiçbir işlem yapılmadan araçlar bırakılsın’ mesajını ilettiğini aktardı…”
Eeee ?
Ya hukuk fakültelerinde öğretilen savcı tanımı yanlış ya da bizdeyanlış
valiler ve
çok yanlış
bir başbakan var…
*
*
*
Bir başka ve sanırım en az yukarıdaki kadar ürkütücü bir örnek. Bu haber Cumhuriyet’te ve oradan aktarılarak T24’de yayınlandı. Ürktüm. Bekledim. Yalanlanacağından, “Bu ne rezalet. Böyle haber olur mu ? Yargı aygıtının en kilit kurumu HSYK’ya üye olacak yargıçlarla ilgili böyle sınıflandırmalar yapılamaz” filan deneceğinden emindim.
Yanıldım.
Yalanlanmadı.
Şimdi sabrınıza sığınarak haberi bir kez daha aktarıyorum:
“…HSYK seçimleri için YARSAV ve Yargıçlar Sendikası ortak aday listesi hazırladı. Yargıtay üyelerinin seçimine YARSAV’la birlikte ağırlığını koyan Gülen cemaatine yakın hakim ve savcılar ise HSYK seçimlerinde umduğunu bulamadı.
YARSAV ve Yargıçlar Sendikası, Ekim ayında yapılacak HSYK seçimlerine ortak liste ile gitme kararı alırken, Yargıçlar Sendikası’nın ısrarıyla cemaatçi üyeler listeye sokulmadı. YARSAV ve Yargıçlar Sendikası arasında
cemaatçi üyelerinlisteye alınıp alınmaması konusunda uzun tartışmalar yaşandığı öğrenildi.
Bu durumda seçimlere iki listenin girmesi bekleniyor. Hükümete yakınlığıyla bilinen
Yargıda Birlik Platformu, aralarına bazı ülkücü ve sosyal demokrat isimleri de alarak seçim yarışına hazırlanırken, YARSAV ve Yargıçlar Sendikası
sol ve Atatürkçü
bir listeyle Yargıda Birlik Platformu’nun karşısına çıkacak…”
Demek ki neymiş?
ülkede yargı erkinin en tepelerine aday olan yargıçlar kendilerini AKP’li ya da Atatürkçü, solcu, Cemaatçı filan diye tanımlıyorlarmış. Bu o kadar ayan beyanmış, okadar dile düşmüş ki yukarıda okuduğunuz haberi yalanlamak ne söz, kabulleniyorlarmış.
Yargıçların kişisel olarak siyasal, ideolojik
tercihleri elbette olabilir. Tersi
insan doğasına
aykırı olur. Ama yargıçlar kendilerini kamuoyu önünde yukarıdaki gibi tanımlıyorlarsa bu da
hukukun doğasına
aykırı olur…
Ben yukarıdaki haberden şunu anlarım:
AKP’ci yargıçların karşısına çıkarılan Atatürkçü, Cemaatçı, solcu. yandı.
Atatürkçü yargıçların karşısına çıkarılan solcu, AKP’ci, Cemaatçı yandı.
Solcu yargıçların karşısına çıkarılan AKP’ci, Cemaatçı, Atatürkçü yandı.
Cemaatçı yargıçların karşısına çıkarılan Atatürkçü, AKP’ci, solcu yandı…
*
*
*Farkettiniz:
Aslında
yargı erki
yandı; o yanınca
hukuk
yandı, hukuk yanınca
adalet
yandı…
Bu durum artık ürkütücü, olmaktan çıktı; o sınırı aştı. Anayasasında “hukuk devleti” olduğu
yazan bir ülkede
kara mizaha
dönüştü.
Bana da bayramın ikinci günü okurlar belki biraz gülümser diye bunu yazmak kaldı…
29. 07. 2014 – T24