ÖZGÜR MÜFTÜOĞLU: BİREYSEL EMEKLİLİK OYUNU… (01.11.2013)

300

Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), 2001 krizi sonrasında Kemal Derviş tarafından uygulamaya konulan güçlü ekonomiye geçiş programı çerçevesinde sosyal güvenlik sistemini yeniden yapılandırmanın bir parçası olarak yaşama geçirilmiştir. 4632 sayılı yasayla kurulan ve 7 Ekim 2001 tarihinde yürürlüğe giren BES ile amaçlanan özetle; sosyal güvenlik sisteminin özelleştirilmesi ve sermaye için yeni bir kâr alanı haline getirilmesidir. BES şöyle işlemektedir: Özel sigorta şirketleri tarafından toplanan primlerden oluşturulan fonlar, borsa aracılığıyla sermayeye aktarılmakta ve bu fonlar piyasada oluşan dalgalanmalara göre değer kazanmakta ya da kaybetmektedir. Diğer bir değişle emekçileri kapitalist sistemin yarattığı risklerden korumak için işçi sınıfının mücadeleleriyle kazanılmış olan sosyal güvenlik hakkı sermaye için yeni bir kâr alanı haline getirildiği gibi piyasa koşulları içinde emekçilerin birikimleri de riske atılmaktadır.

Kemal Derviş’in uygulamaya koyduğu ekonomi programının sadık uygulayıcısı olan AKP, sosyal güvenlik siteminin piyasa koşullarına göre yeniden yapılandırılması konusunda önemli adımlar atmıştır. Bu çerçevede sosyal güvenlik sisteminin genel bütçeye yük olduğu gerekçe gösterilerek 5510 sayılı SSGSS Kanunu çıkartılmıştır. Bu yasayla “kara delik” olarak tanımladıkları bütçe açığını kapatmak için emeklilik yaşı ve emekliliği hak etmek için gereken prim ödeme gün sayısı yükseltilmiş, emeklilerin aylık bağlama oranı düşürülmüştür. Böylece istihdamın giderek esnekleştiği koşullarda emeklilik için gerekli prim ödeme gün sayısını ve yaş sınırı olan 65’i sağlayarak emekli olabilmek neredeyse “hayal” olmuştur. Öte yandan emeklilik koşullarını sağlayabilmiş olanların ise zaten yoksulluk ve açlık sınırının çok altında olan aylıkları daha da düşmüştür. Kısacası emekçiler bu yasayla sosyal güvenlik haklarıyla birlikte gelecek güvencelerini ve insanca yaşayacak bir geliri de kaybetmiştir.

Sosyal güvenlik haklarını önemli ölçüde kaybeden işçiler, kamu emekçileri, esnaf, küçük üretici, küçük toprak sahibi çiftçilerin oluşturduğu geniş emekçi kesimler, özel sosyal güvenlik sistemine yönlendirilmeye çalışılmıştır. Ancak büyük çoğunluğu yaşamını sürdürecek bir geliri dahi elde etmekten yoksun olan bu kesimlerin BES’e prim ödemeleri mümkün değildir. Bu nedenle üst ve orta gelirliler dışında bireysel emeklilik sistemini tercih edenler son derece sınırlı kalmıştır. Bunun üzerine bütçeye yük olduğu gerekçesiyle sosyal güvenlik sistemini neredeyse tasfiye eden devlet, BES için vergi teşvikleri uygulamaya başlamıştır. Ancak bundan da beklenen sonuç elde edilemeyince çare olarak bireysel emekliliğe doğrudan devlet katkısı uygulanmaya başlamıştır. Böylece bireysel emeklilik sistemi içerisine girmiş olanlara devlet, brüt asgari ücretin yüzde 25’i kadar doğrudan katkıda bulunmaktadır. Devlet katkısı uygulaması haziran 2013’te başlamış ve ekim 2013 rakamlarına göre devlet bütçesinden BES’e katkı olarak aktarılan kaynak 836 milyon TL’yi bulmuştur.

Resmi istatistiklere göre Türkiye’de 60 milyondan fazla emeğiyle geçinen ve onların bakmakla yükümlü olduğu nüfus vardır. Bunların 48 milyon kadarı emekçileri güvencesizliğe ve yoksulluğa mahkûm eden resmi sosyal güvenlik sistemi yani SGK içindedir. 10-15 milyon kişi ise işverenin “ya sigorta ya asgari ücret” önermesi karşısında yaşamını sürdürebilmek için sigortasız çalışmaya razı edilmiş veya sigortalanma şansı hiç olmamıştır. 60 milyonu aşan bu emekçi kitle içinde sadece 4 milyon kişi BES içine girmiştir. Yani bütçeye yük diye 10 milyonlarca emekçiyi güvencesiz bırakan yoksulluğa sürükleyen devlet, onların cebinden aldığı vergilerle bu 4 milyonun sigortasına kaynak aktarmaktadır.

Sözün özü: BES adı altında sunulan özel sosyal güvenlik sistemi, yaşamın karşılarına çıkartacağı risklere karşı güvence için BES’e girenlere güvence sağlamadığı gibi buraya aktarılan birikimleri de piyasa koşulları içinde riske atmaktadır. Öte yandan bütçeye yük oldu gerekçesiyle tasfiye edilen sosyal güvenlik sistemi yerine bütçeden özel sigorta için kaynak aktarılmaktadır. BES, neresinden baksanız aldatmacadan ibaret, adaletsiz ve hatta ahlaksız bir sistemdir. Emekçiler için gelecek güvencesinin tek yolu sosyal güvenlik hakkını yeniden elde etmek ve daha da ileri düzeye taşımak için mücadele etmektir.

‘01.11.2013 – EVRENSEL